İlkbahar ayları dünya nüfusunun yaklaşık %30-40’ını etkileyen alerjik hastalıkların alevlendiği bir mevsimdir. Bahar alerjilerinin temel nedeni olan polenler, rüzgar yoluyla kilometrelerce uzağa dağılabilir. Bu polenler soluduğumuz hava ile ağız ve burundan girip akciğerlere kadar ulaşmakla kalmaz aynı zamanda ciltte ve gözde de alerjik etkilere neden olur.
Polen alerjisi olan kişilerin şikayetleri bahar mevsimiyle artar. Mart ayı ile birlikte ilk ortaya çıkan polenler ağaç polenleridir. Mayıs haziran ayında çimen polenleri ve temmuz ayından sonra yabani ot polenleri ortaya çıkmaktadır. Polenlerin bahar ayında ortaya çıkması ve alerjiye neden olmasından dolayı polen alerjisine bahar alerjisi denilmektedir. Polenlerin neden olduğu en sık alerjik hastalıklar; Alerjik rinit(saman nezlesi), alerjik konjonktivit( göz alerjisi) ve alerjik astımdır.
Belirtiler
Ataklar halinde arka arkaya 10-20 kez hapşırma, bol miktarda su gibi burun akıntısı en sık görülen belirtilerdendir. Zamanla burun içini kaplayan mukozanın ödemlenmesi sonucu burun tıkanıklığı belirginleşir. Gece burun tıkanıklığına bağlı sık uyanma uyku bozuklukları, dikkat dağınıklığı gibi durumlara yol açarak yaşam kalitesini olumsuz etkiler.Gündüz olan sık hapşırma, burun kaşıntısı ve gözlerde yanma, sulanma ciddi konsantrasyon bozukluklarına yol açar. Çocuklarda okul başarısı düşer
Burun kaşıntısı oldukça tipiktir. Burnun sürekli kaşınması ve kaşıntıyı gidermek amacıyla burnun ucunun yukarı itilmesi( alerjik selam) nedeniyle burnun alt 1/3’lük kısmında yatay çizgi oluşur. Gözlerde yanma, sulanma kızarma ve kaşıntı görülebilir. Göz altlarında ‘‘Allerjik shiner’’olarak adlandırılan deri renginde koyulaşma ve beraberinde göz altlarında çizgilenme( Dennie Morgan çizgileri) oluşur. Bazen damakta ve genizde akıntı veya kaşıntı hissedilebilir. Öksürük, hırıltı ve nefes almada zorluk gibi astım belirtileri görülebilir.
Bahar alerjisi çoğunlukla soğuk algınlığıyla karıştırılabilir. Hastanın şikayetleri ilkbahar yaz aylarında başlayıp 2-3 haftadan uzun sürüyorsa, iyileşme göstermiyorsa ve özellikle ailede alerji öyküsü varsa, bahar alerjisinden şüphelenilmelidir. Ebeveynlerden birinde alerji varsa çocukta alerji görülme olasılığı %30-50 iken, her iki ebeveynde de alerji varsa olasılık %70’e kadar çıkabilir.
Tanı
Tanı koymak için bazı testler yapılmaktadır. Bu testlerden en önemlisi ciltten yapılan alerji testleridir. Doğru teknikle, doğru alerjenlerle yapılacak test tanı için çok önemlidir. Deri testi için en az iki polen mevsimi ile karşı karşıya kalmak gerekmektedir bu nedenle testin 2 yaşından sonra yapılması uygundur. Bahar alerjisi sık sinüzit, sık kulak iltihabı, geniz eti büyümesi gibi durumlara neden olabilir. Bahar alerjisi olan her beş çocuktan biri ileride astım olabilir. Bu nedenle erken teşhis ve uygun tedavi önemlidir.
Tedavi
Bahar alerjisi tedavisinde; korunma, ilaç tedavisi ve aşı tedavisi uygulanmaktadır.
Korunma:Tedavinin ilk basamağı belirtileri tetikleyen etkenlerden uzak durmaktır.
- Gün içinde polenlerin havada en yoğun olduğu sabahın erken saatlerinde sokağa çıkılmamalı, pencere açılmamalıdır.
- Dışarı çıkarken mutlaka güneş gözlüğü takılarak polenlerle temas önlenmelidir.
- Dışarıda oynayıp geldikten sonra çocuğa duş aldırıp giysileri değiştirilmelidir.
- Ev ve arabada polen filtresi olan klimalar kullanılmalı.
- Bahar alerjisi olan çocuklar kokulara aşırı hassas oldukları için çamaşırların parfümsüz deterjanla yıkanması ve ev temizliğinde kokusuz ürünlerin kullanılması önerilir.
- Sigara dumanına maruz kalan çocuklarda alerjik hastalıklar daha fazla görülür ve belirtileri daha şiddetlidir.
İlaç Tedavisi: Çevresel alerjenlerden korunma önlemleri tek başına yeterli olmayacağı için mutlaka ilaç tedavisi de yapılmalıdır. Hastanın bulgularına göre çeşitli ilaçlar önerilmektedir. İlaçların etkisini göstermesi için 1-2 hafta geçmesi gerektiği bilinmelidir.
Aşı: Eğer ilaçlarla yeterli sonuç alınamazsa ve hastanın kriterleri uygunsa duyarlı olduğu alerjene karşı aşı tedavisi( ımmunoterapi) yapılabilir. Çocuğun duyarlı olduğu alerjenlerin artan dozlarda çocuğa verilmesiyle, bağışıklık sistemini düzenlemeyi amaçlayan aşı tedavisi, bir süre sonra vücudun bu alerjenleri doğal karşılayabilmesini sağlamaktadır. Dilaltı aşılara 3 yaşından sonra, cilt altı enjeksiyon şeklindeki aşılara ise 5 yaşından sonra başlanır.