Bağlanma Korkusu

0-2 yaş arası bebeklik çağında ebeveyn/caregiver – bebek arasındaki ilişki ilerleyen dönemlerde kişinin bağlanma/bağımlılık düzeyine etki etmektedir

Uzm. Kl. Psk. Sezin Çelikkanat Mısırlı

Bakıcı kişiden (caregiver) güvenli bağlanma ve koşulsuz sevgiyi alan kişilerde bağlanma veya bağımlılık açısından ilerleyen yaşlarda herhangi bir sorun olmadığı belirtilmektedir. Bu yaşlardaki sevgi göstergesi biraz şefkat biraz da beslenme olarak karşı tarafa aksettirilmektedir. Fizyolojik ve emosyonel beslenme dediğimiz bu durumların aşırı doyurulması da yetersiz doyurulması da kişinin yetişkinlik çağında çevresindeki her şeyle (kişilerle, nesnelerle) kurduğu ilişkilere yansımaktadır. Özellikle tutarsız sevgi göstergesine maruz kalan çocukların ilerleyen yaşlarda borderline eğilim göstermeleri mümkündür. Bu noktada anne-kız ilişkisi mühimdir. Öte yandan bağlanma-fobi de bu şekilde gelişim göstermektedir.

Bu yaş aralığında oral fiksasyon önemli bir bulgudur. Yeterince doyurulmamış bebeklerde ilerleyen yaşlarda çeşitli bağımlılıklar (özellikle alkol ve sigara) görülmesi kuvvetle muhtemeldir. Çünkü 0-2 yaş aralığındaki bireyin haz kaynağı ağızdır. Bebekler her şeyi ağızlarına alarak tanımaya ve kendilerince yorumlamaya (anlamlandırmaya) çalışırlar. Melanie Klein’ın iyi meme-kötü meme kavramları bunu örnekler niteliktedir. Bu kavramlar çerçevesinde besinsel değeri yüksek olan ve yeterince doymasına yardımcı olan iyi meme, yetersiz ve eksik olan ise kötü meme şeklinde nitelendirilmektedir. Ve (meme)den yeterli besin alamamış bebekler ilerleyen yaşlarda buradaki eksikliği başka yollarla doyurma eğilimini gösterebilirler. Çünkü yeterli doyuma ulaşmayan veya aşırı doyum alan bireyler oral evrede saplanırlar. Her şeyin azının zararlı olması gibi fazlası da bireye zarar vermektedir. Oradan alınan hazzın devamlılığı istenmekte ve sürekliliğin hiç bitmemesine yönelik bir talep olmaktadır.

Bu Oral evredeki saplanmaya oral fiksasyon adı verilmiştir. Bu durum gelecek yaşamda kişinin oburluğuna, argo ve küfürlü konuşmaya (küfürbazlık), sigara tiryakiliğine, alkol ve uyuşturucu bağımlılığına eğilimini artırdığı gibi aradığı hazzı karşılayamayacağı düşüncesiyle öğrenilmiş çaresizliğin ardına saklanma, bağlanma korkusu gibi durumları da beraberinde getirir.

Bazı durumlarda ise bağlanma korkusu öğrenme ile pekişen bir durumdur. Bir çeşit savunma mekanizması işlevi görmektedir. Uzun süre kendini kendinden olmayan her şeye kapayan insanlarda kalıcı bir kişilik bozukluğuna ek olarak bağlanma korkusu gelişmektedir. Özellikle obsesif kişilik yapısına sahip olan kişilerde bağlanma problemlerine oldukça sık rastlanmaktadır. Obsesyonlar kişinin kendisini korumaya yönelik davranışlar sergilemesine yöneliktir.

Bu kişilerin şu davranışları özellikle dikkat çeker:

Bu kişilerin yaklaşık 1 sene boyunca bilişsel davranışçı terapi desteği alması gerekmektedir. Çözülmemiş yas süreci, anksiyete, obsesyon, travma sonrası stres bozukluğu tedavi yöntemlerini de içine alan bir süreçten geçirilerek eklektik bir yöntemle komorbit hali çözümlemek mümkündür.

Exit mobile version