Kaygı, beklenen bir problem ile ilgili endişe duymadır; gelecekteki tehdit ile ilgilidir. Korku ise şu anki tehlikeye karşı bir tepkidir. Kaygı, anksiyete sözcüğünün dilimizdeki karşılığıdır.
Yaygın kaygı bozukluğu nedir?
Kişilerde sağlık, aile, maddiyat, okul, iş gibi pek çok farklı konu ile ilgili aşırı endişeler, kas gerilmesi, huzursuzluk, çabuk yorulma ve sinirlenme, dikkat ve uyku problemleri gibi fiziksel ve zihinsel şikayetler görülür. Bu nedenle kişi çoğu zaman gergin veya kaygılı hisseder.
Koronavirüs salgınının psikolojik etkileri nelerdir?
Virüs korkusu, insanların hayatının seyrini değiştiren davranışlardan biri olarak görülmektedir. Beden sağlığımız kadar ruh sağlığımızı da güçlü tutarsak bu tür kitlesel tehditlerden daha az etkileniriz.
Panik atak, fobi, stres, uykusuzluk, yeme sorunları, korku gibi rahatsızlıklar bu süreçte artmaktadır.
İnsan psikolojisi belirsizlik ve yanlış bilgilendirmeler sonucu korkular geliştirmektedir.
Koronavirüsünden bedeninizi korumaya çalışırken, zihninizin psikolojik sağlamlılığını da önemsemenizde fayda var.
İnsan beyni bir olaydan veya durumdan korku duyduğunda, tüm dikkatini o korku ile ilgili sinyallere açık hale getirir ve zihin o korkuyla uğraşır.
Böyle bir durumda kişi felaketleştirme senaryosu ile karşı karşıya kalır. Olayları olduğu gibi değil, olduğundan daha şiddetli yorumlamaya başlar. Bu durum da kaygı bozukluklarının habercisi haline gelebilir.
Koronavirüsünün de medyada çokça yer alması kaygıyı arttırıyor. Ayrıca çok sık yapılan uyarılar, kaygıyı odak noktası haline getiriyor ve kaygı düzeyini yükseltiyor. Burada virüs hakkında doğru bilgiye ulaşmanın ve gerekli önlemlerin alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
Sürekli düşünmek kaygı ve endişenizi arttırıyor. Bu konuda önce bireylerin yanlış bilgilendirilmelerinin önüne geçilmesi ve bunların değiştirilmeye çalışılması gerekmektedir.
Atılacak her adım bir sonraki krizi önlemeye yönelik olmalıdır. Kriz sizi etkisi altına alıp yönetmemeli aksine siz krizi yönetmelisiniz.
Mükemmel zamanı “anı” aramaktan vazgeçip elinizdeki anı anlamlandırmaya ve kendiniz için güzelleştirmeye çalışmalısınız.
Önlemleri aldıktan sonra pozitif düşünmek ve çocukların psikolojisini olumsuz etkilememek çok önemli.
Korku ve kaygı gülmek gibi bulaşıcıdır. Korkuyla değil bilgi ve farkındalıkla hareket edilmelidir.
Kaygılarımız, vücudumuzun strese karşı verdiği tepkilerdir. Geleceğe karşı duyduğumuz korkularımız ve endişelerimizdir. Hem korku hem sosyal izolasyon depresyona neden olabilir.
Sosyal izolasyonu fırsata çevirmek gerekmektedir.
Hangi durumlarda destek alınmalı?
Hapşırma ve burun çekmesinden aşırı bir şekilde irkilen, her dakika ateşim mi çıktı endişesi yaşayan, sürekli ateşini kontrol eden, istemsizce ve defalarca ellerini yıkayan, sağlığıyla ilgili normalinden fazla endişelenen, işine odaklanamayan, medyadan aşırı etkilenen ve bu nedenle günlük rutinlerini sürdürmekte zorlanan, bu ve bunun gibi birçok davranış sergileyen vatandaşlara psikolojik destek almalarını öneririm. Beden sağlığımız gibi ruh sağlığımızı da güçlü tutarsak, bireysel tedbirlerimizi alarak toplumsal hareket etmeye ne kadar özenirsek bu tür kitlesel tehditlerden daha az etkileniriz.Olumsuz psikolojik belirtilerin farkına vardıysanız ve tek başınıza başa çıkamıyorsanız bir uzmandan destek almanızı öneririm.
Doğru bilgiye ulaşmanın ve bu bilgiler ışığında gerekli önlemleri almanın kişiyi güvende hissettireceğinin önemli olduğunu düşünüyorum.
Çocuklarımızın virüs tehlikesine karşı psikolojilerine zarar vermeden bu süreci nasıl atlatırız?
Çocuklar ebeveynlerinin kaygıyla nasıl baş ettiklerini izler ve ebeveynlerini örnek alırlar. Evde kaygı seviyesi yüksek olan ebeveynler varken çocuklarının sakin kalmasını bekleyemeyiz. Çocuk anne ve babada gördüğü davranışı benimser ve sergiler. Bu yüzden evebeynler önce kendilerini sakinleştirmelidirler. Ev ortamında koronavirüs sıkça konuşuluyorsa gündemi değiştirmenizi, sizleri demoralize edecek film, dizi gibi yayınlar yerine moral ve motivasyonunuzu yükseltecek yayınlara yönelmenizi öneririm. Çocuklarınıza ev ortamında alternatif vakit geçirebilecekleri etkinlikler hazırlamalı, onlarla kaliteli vakit geçirmeye özen göstermelisiniz. Yaş gruplarına göre kaygısı yüksek olan çocuklara “Evet, böyle bir virüs var. Koronavirüsünü biliyor ve tanıyoruz ama hayatımızın merkezine de almıyoruz. Biz gerekli önemleri alıyoruz, sağlıklı besleniyoruz, kendimizi koruyoruz ve güvendeyiz.” şeklinde bir konuşma yapılabilirsiniz.