Anksiyete
Anksiyetenin özellikle son yıllarda karşımıza çok sık çıkan ve sık kullanılan bir kelime olduğunun farkındayız fakat anksiyeteyi tanımlama noktasına geldiğimizde birçok tanım ortaya atılmaktadır. Anksiyeteyi kelime anlamı olarak kaygı, endişe, gerginlik, belirsizlik gibi tanımlarız. En geniş şekli ile anksiyeteyi şu şekilde tanımlayabiliriz; yaşamın çeşitli alanlarındaki meselelere(finansal meseleler, mesleki performans, aile ve arkadaş ilişkileri, günlük hayatımızdaki ufak tefek meseleler) yönelik sıklıkla ve aşırı derecede kontrol edilemeyecek bir düzeyde endişelenme, kaygı duyma ve fiziksel gerginlik yaşamaktır. Bu durumları yaşayan kişilerde belirsizliğe karşı bir toleranssızlık vardır ve bir güvence arayışı içine girerler. Olayların olumsuz sonuçlar getirebileceği olasılığı bu kişilerin gözünde çok yüksek olduğundan aşırı bir endişelenme hali vardır. Kişi endişesini(kaygısını) kontrol etmekte zorlanır. Bu duruma eşlik eden başka semptomlarda görülebilir, örneğin ;
huzursuzluk, aşırı heyecan duyma veya endişe, kolay yorulma,düşünceleri yoğunlaştırmada zorluk yada zihnin durmuş gibi olması, kas gerginliği, uyku bozukluğu. Kaygı çoğu zaman belirsiz ya da kesin olmayan bir tehdide tepki olarak başlar. Kişiler genellikle bu kaygının belirsizliği gidermeye yardımcı olduğunu düşünürler fakat uzun vadede kaygı (endişe) soruna odaklanmaz ve hiçbir zaman çözüme götürmez. Belirsiz durumlar tehdit içerdikleri şeklinde değerlendirilirse kaygı ve endişe artar. Belirsizliği belirli hale getirme çabası belirsizliğe duyulan toleransı daha düşürür ve endişenin devam etmesine neden olur. Kaygıyla başa çıkabilmek için kullanılan kaçınma, mükemmeliyetçilik, erteleme ya da bir şeyi çabuk bitirme gibi yöntemler kısa vadede kaygıyı azaltır uzun vadede ise kaygıyı sürdürür. Kişiler endişeyi durdurmakta zorlanırlar ve endişelerini kontrol edilemez bulurlar. Anksiyete tedavisinin amacı tümden kaygıyı ortadan kaldırmak değildir çünkü kaygı bizi bir noktada hayatta var eden bir duygudur. Bu kaygının tamamen ortadan kaldırılmaya çalışılması kişiye kötülük olur. Bu noktada önemli olan kaygıyı ortadan kaldırmak değil, onu tanımayı, kabul etmeyi ve onunla başa çıkmayı sağlamaktır.