S.E. 63 yaşında, sağlığına titizlenen bir kadındı. Sol memesinde birkaç gün önce bulduğu kitleden bahsederken hayli endişeliydi. Yılda bir düzenli olarak gittiği jinekoluğunun yönlendirmesiyle her yıl mamografi ve meme ultrasonu yapıldığını, hep “en iyi makinalara” girdiğini anlattı. En son incelemeleri 8 ay öncesine aitti ve“normal” olarak rapor edilmişti. Getirdiği mamografi görüntüleri gerçekten de kaliteli ve dijital özellikte bir mamografi cihazına aitti fakat oldukça aşikar görünen kanser kitlesinden hiç kuşkulanılmamıştı. Bu kitle ultrasonda da net bir şekilde görülebiliyordu. Radyolojik yöntemlerle biyopsi yaptım ve koyduğum konser tanısını teyid ettim.
Dikkat! Bir tanıdaki güvenilirlik ölçütü girdiğiniz “makinalar” ya da bunların “hangi hastanede” olduğu değildir! Tanıtımlarını cihazlar üzerinden yapan hastaneler, cihazlara yatırımı tecrübeli hekimlere yatırım yapmaktan çok daha karlı bulanlardır. Oysa tedavi hizmetlerinde olduğu gibi tanı (radyoloji) hizmetlerinde de güvenilirliğini belirleyen tek ölçüt radyoloji uzmanının adıdır! Bazı kanserler mamografide kendilerini kamufle ederler. Radyolog kanserin nasıl saklanabileceğini iyi bilmezse ondan şüphelenemez. Şüphelenmezse, onu daha görünür kılmak için gerekli yöntemlere de başvurmaz. Kanseri mamogramda göremediği için ultrasonda göz göze gelse bile onu tanımayabilir. Hastayla yeterince iletişim kurmaması ve ona dokunmaması yanlış tanıya gitmesini kolaylaştırır.
Memenin sağlık ve hastalıklarının değerlendirilmesinde esas yöntem radyolojik muayenelerdir. Radyolojik muayeneleri doğru yönlendirebilecek ve doğru değerlendirebilecek tek hekim grubu radyoloji uzmanlarıdır. Meme konusunda ise bu konunun ileri derecede uzmanlaşan radyologları (meme radyologları) en iyi adrestir.
Sözün özü; Hastane değil, hekim seçin! Ne yapılacağına, hangi hastanede veya hangi makinada yapılacağına değil, bunları gerekli gören ve yorumlayan radyoloğunuzun ismine bakın!