Alzheimer hastalığı nedir? Belirtileri ve hastalığın nedeni nelerdir?

Alzheimer hastalığı, genelde sinsi olarak başlayan, yavaş ilerleyen ve beynin düşünme, bellek, öğrenme, konuşma, akıl yürütme, yargılama, iletişim ve günlük yaşam etkinliklerini sürdürme yetilerinde kademeli olarak yıkıma ve davranışlarda değişikliklere yol açan ilerleyici bir Demans türüdür. Tüm demansların yaklaşık üçte ikisinden sorumludur.

Alzheimer hastalığının beyin dokusunda yaptığı değişiklikleri ve belirtilerini ilk Dr. Alois Alzheimer tarafından tanımlanmıştır. Bu nedenle bu hastalığa Alzheimer hastalığı ismi verilmiştir.

Uzm. Dr.Mustafa Canbazoğlu

Alzheimer hastalığının belirtileri nelerdir?

Unutkanlık hastalığın ilk dikkat çeken belirtisi olabilir. Başlangıçta eş­yaları koyduğu yeri unutma, yakın tanıdıklarının isimlerini hatırlayamama gibi belirtiler ile başlar. Ortalama bir-­iki yıl içinde ciddi düzeyde unutkanlıklar ortaya çıkarak has­tanın günlük yaşamını etkilemeye başlar. Unutkanlık şiddet­lenirken, sözcük bulma güçlüğü ya da muhakemede bozukluk ya da yolunu bulmada güçlük tabloya eklenir. Alzheimer hastalığı olan herkes bütün bu semptomları göstermez ve bu semptomlar kişiden kişiye değişir. Hastalığın kliniği evresi ile ve eşlik eden fiziksel, davra­nışsal, psikiyatrik belirtiler ile değişmektedir.

Evrelere göre olası belirtiler şunlardır:

1- Hafif Evre AH

2- Orta Evre AH

3- İleri Evre AH

Alzheimer hastalığı ne sıklıkta ve kimlerde görülür?

Yaş ilerledikçe yükselen bir görülme sıklığına sahip Alzheimer hastalığı 65 yaş üstü erkek ve kadınlarda % 4 oranında görülür. Görülme sıklığı 65 yaşından sonra her 5 yılda bir iki katına çıkarak 85 yaş üstü nüfusta ise % 40 oranında görülmektedir. Alzheimer hastalığı, toplumun bütün gruplarını etkiler ve sosyal sınıf, cinsiyet, etnik grup ya da coğrafi bölge ile bir ilgisi bulunmamaktadır.

Alzheimer hastalığının nedeni nedir?

Alzheimer hastalığının kesin oluş nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak üzerinde çalışılan veya kabul edilen risk faktörle­ri ve koruyucu faktörler bulunmaktadır. Bu hastalıkta beynin, bellek ve diğer zihinsel yetiler açısından büyük önem taşıyan bölgelerindeki sinir hücreleri ölmekte ve sinir hücreleri arasındaki bağlantılar bozulmaktadır. Ayrıca sinir hücreleri arasında mesajları taşıyan bazı kimyasal maddelerin düzeyleri de azalmaktadır.

Kabul edilmiş risk faktörleri:

Olası risk faktörleri:

Muhtemel koruyucu faktörler:

Alzheimer hastalığının teşhisi nasıl konur ve erken teşhis neden önemlidir?

Alzheimer hastalığı teşhisi, hastanın iyi bir mental ve fiziksel muayenesi ve yakın bir akraba ya da arkadaşından kişinin geçmişi ile ilgili bilgi alınması sonrasında muayene eden doktorun deneyimini ve diğer verileri kullanarak koyduğu klinik bir tanıdır. Teşhis edebilmek için basit bir test bulunmamaktadır. Alzheimer hastalığının kesin teşhisi ancak beynin otopsiyle incelenmesi sonucunda konulabilir.

Erken teşhis bakımı üstlenen kişinin hastalıkla başa çıkmak için daha hazırlıklı olması ve nelerle karşılaşacağını önceden bilmesi açısından önemlidir. Ayrıca erken teşhis ile hastanın tedavisine daha erken başlanması, hem hastalığın seyrine olumlu etki yapacaktır hem de bakım verenlerin yükünü azaltacaktır.

Alzheimer Hastalığının seyri nasıldır?

Çok yakın zamana dek spesifik bir tedavisi olmayan Alzheimer hastalığının seyri hastalığın doğal gidişi ile bire bir ilgili idi. Oysa son zamanlarda piyasaya çıkan kolinesteraz inhibitörleri ve NMDA-reseptör antagonisti denilen ilaçlar hastalığın seyrini de­ğiştirmiştir. Tanı anından ölüme kadar geçen ortalama süre 1-16 yıl gi­bi geniş bir yelpazededir. Bu süre tanının ne kadar erken kon­duğuna ve hastalığın başlangıç yaşına göre değişebilmektedir.

Alzheimer Hastalığının tedavisi var mı?

Alzheimer Hastalığının şu an kesin bir tedavisi yoktur. Ancak son zamanlarda piyasaya çıkan kolinesteraz inhibitörleri, NMDA-reseptör antagonisti ve çeşitli başka ilaçlar (sekretaz inhibitörleri vb.) ile hem hastalığın seyri yavaşlayabilmekte hem de bazı belirtilerin kısmen veya tamamen ortadan kalkmasına yardımcı olmaktadır. Son zamanlarda üzerinde çalışılan ve geliştirme aşamasında olan ve gelecek için ümit vaat eden pasif aşılama çalışmaları da vardır.

Alzheimer Hastalığının tedavisinde neler yapılabilir?

Alzheimer hastalığını tedavisi iki aşamada ele alınması uygun olur. İlk aşaması hastalığın bilişsel belirtilerinin tedavisini oluşturur, ikinci aşaması ise hastalık nedeniyle ortaya çıkan çeşitli psikolojik ve davranışsal belirtilerin tedavisidir. Özellikle davranışsal belir­tilerin orta-ileri evrelerde ortaya çıkması ile hastalar sürekli bakıma gereksinim duyarlar. Bakım vermekte olan akrabalar ve bakıcılar ciddi bir psikolojik yük altına girmektedirler.

Ülkemizde nörolojinin ilgi alanında gibi kabul edilen demans, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de artık artan sayıdaki geriatrik psiki­yatri birimlerinde de tedavi edilmeye başlanmıştır. Uzun bir izlem ve emek gerektiren bu hastaların, aile dinamiklerini dikkate alan, davranışsal belirtilerin tedavisinde kullanılan psikotrop ilaçların yaşlılarda kullanımına yönelik tecrübesi tartışılmayan geriatrik psikiyatristlerce tedavi edilmesi, de­mansın tedavisine daha kapsamlı ve sağlıklı bir boyut getir­mektedir.

Demans (Alzheimer) hastası olan hasta yakınlarına ve bakıcılarına öneriler:

Demans hastalarının büyük çoğunluğuna birincil bakım ve­ren aileler bu bakım sürecinde sırtlarına ağır bir yük almakta­dırlar. Bakım veren kişiler hasta­ların ne yapıp yapamayacaklarını saptayıp aradaki boşlukları doldurmaya çalışmalıdırlar. Bu nedenle bir demans hastasına bakarken aşağıdaki öneriler bu hastanın bakımında size yardımcı olacağını düşünüyoruz.

Demans hastalarının işitme ve görme yetenekleri çoğunlukla kısıtlı olduğu için onlarla iletişim kurarken olabildi­ğince yakın ve yüzüne bakarak konuşmak, sözel olmayan iletişim yeteneklerini kullanmak, hastaya sıkça dokunmak ileti­şimi kolaylaştıracaktır.

Ailelerin en sık sorduğu sorulardan biri de hastaların ha­talı söyledikleri ile ilgili ne yapacaklarıdır. Burada yöntem, söylenen sözlerin içinde doğru olan kısmı öne çıkarmak, yan­lış kısımları kibarca düzelterek konuyu değiştirmektir.

Tekrar tekrar soru soran hastalar­la başa çıkmak için, sorular cevaplanırken hastayı dikkat dağı­tıcı bir etkinliğe ya da başka bir konuda konuşmaya sevk et­mek gerekir.

Basitleştirme diğer bir önemli ilkedir. Hastadan taleplerin sayısını ve karmaşıklığını azaltmak, günlük aktivitelerdeki yö­nergeleri bir bütün olarak vermektense adım adım vermeye çalışmak yararlıdır. Özellikle giyinme için basitçe giyilip çıkar­tılan giysilerin olması da yararlıdır.

Demans hastaları kendilerini programlayabilme açısından sınırlı yeteneğe sahiptirler. Bu nedenle günlük etkinliklerin programlanması kişiye, olanaklara ve bilişsel kusurların şiddetine göre ayarlanmalıdır. Bir gündüz bakım programı ya da en azından iyi yapılandırılmış bir günlük rutin bu açıdan ya­rarlı olacaktır.

Hastanın güvenliği açısından evindeki gaz kesilebilir, kesi­ci-delici aletler, yemekler ile karıştırılmasın diye zehirli olabilecek maddeler ortadan kaldırılabilir.

İnkontinansı (idrar ve dışkı kaçırması) olan hastalara tuvalete gitmeyi hatırlatmak, belli aralarla tuvalete götürmek, idrar yaptıktan sonra onu takdir etmek yolu ile bu problemle baş etmeye çalışılabilir. Bu şekilde başarılı olunamaz ise hasta bezi bağlamak gerekecek­tir.

Şüpheci hastalar sıklıkla kendine ait eşyalarını saklarlar ve sonradan kaybettiklerinden yakınırlar. Bu sefer başka insanla­rı bu kayıptan sorumlu tutarlar. Bu yüzden bakım veren kişi­lerin hastaların eşyalarını saklama yerlerini iyi bilmeleri, bu davranışı önlemeye yardımcı olabilir.

Bir sosyal etkinlik sonra­sı yoğunlaşan hezeyanlar, etkinliğin çok uzun ve yorucu olma­sı, ortamın çok uyarıcı ve çok yoğun olmasına bağlı olabilir. Bu faktörler modifiye edilirse sorun ile baş edilebilir.

Demnslı hastalarda anksiyeteyi (kaygıyı) yükseltmemek için zamanından çok önce, doktor randevusu, alışverişe çıkılacak saat gibi stres yaratabilecek bilgileri vermemek gerekir.

Eğer uyku sorunu olan Demans hastanız varsa uyku düzenini sağlamak için:

Kafeinden zengin ürünlerde kı­sıtlamaya gidilmelidir. Bunlar çay, kahve, kola, çikolata gibi yi­yecek ve içeceklerdir.

Alkollü içeceklerde ciddi kısıtlama zaten ge­nelde demans sendromunun global tedavisinin bir parçasıdır.

Sıvı alımları, geceleri sık sık tuvalete kalkmayı engellemek için yatmadan önceki zaman diliminde kısıtlanmalıdır.

Sirkadyen ritmi yerine koymanın temel ilkelerinden biri de günlük aktivitelerin, yemeklerin ve uyku saatlerinin programlanmasıdır. Yatış ve kalkış saatlerinde de­ğişiklik yapılmamalıdır.

Demans hastaları gündüzleri de sıkça uyukla­maktadırlar. Bunu tamamen kesmek oldukça zordur. Bu yüz­den öğleden sonra kısa bir süre, her gün aynı saatte olmak üzere uyumalarını sağlamak iyi bir yöntemdir.

Gündüzleri ve akşamın erken saatlerinde de­manslı hastaları sık aralıklarla parlak ışığa maruz bırakmak sir­kadyen ritim üzerinde olumlu etki yapar. Bu nedenle gündüz perdeler açık tutulmalı. Akşam saatlerinde ise ampullerin güçleri arttırılmalı ve has­talar en az günde yarım saat açık havalarda güneş ışığı ile kar­şılaştırılmalıdırlar.

Her gün aynı saatte yapılmak şartı ile hafif fi­ziksel egzersizler önerilmektedir.

Bu önlemler sonuç vermediğinde ise ilaçla başa çıkma yöntemlerine geçilmelidir.

Rahatsız edici sesler çıkarma (Çığlık atma, tekrar tekrar birinin ismini çağırma, yardım çağırma, yemek gibi özgün bir şey is­teme, anlaşılmayan heceleri, sözleri yineleme, homurdanma bu seslere örneklerdir.) gibi yakınması olan demanslı hastaları olanlar bu seslerin sıklığını ve şiddetini azaltmaya yönelik şu yöntemler önerilmektedir:

Müzik dinletmek,

Uygun istekler ya da sessizlik karşılığı ödüllendirme,

Hastanın çıkardığı seslerin hastaya aynı anda dinletilerek bastırıcı etki elde etme,

Hastaya dokunarak sakinleştirme,

Hastanın kucağına oyuncak bir hayvan verme (müm­künse oyuncak titreşme özelliğine sahip olabilir).

Exit mobile version