Katarakt ameliyatları sırasında hastaların doğuştan sahip oldukları doğal mercekler çıkartılıp göz içine suni mercekler yerleştiriliyor. Bu amaçla bir süredir kullanıma sunulan üç odaklı merceklere halk arasında “akıllı lens“ deniliyor. Gerçek adı “Trifokal Lens” olan bu merceklerin popülaritesi giderek artıyor. Türk göz doktorlarını temsil eden Türk Oftalmoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. İzzet Can, bu merceklerin oldukça gelişmiş ancak düşünülen anlamda akıllı olmadığına dikkat çekti. Temel amacın gözlükten kurtarmak olduğunu söyleyen Can, akıllı merceklerle ilgili merak edilen çeşitli sorulara açıklık getirdi.
Akıllı lens nedir?
Akıllı diye bahsedilen lenslerin gerçek adı “trifokal lenslerdir” yani üç odaklı lensler. Bu lensler, katarakt ameliyatı ile göze takılır ve gözün yakın (35-45 cm), ara (60-80 cm) ve uzak (5 metre ve ötesi) mesafeleri hastanın gözlük takmasına gerek olmadan görmesini sağlar. Özetle, kişiyi gözlükten bağımsız kılma amacını taşırlar.
Akıllı lens ile hangi göz kusurları tedavi edilmektedir?
Trifokal lensler, üç temel durumu düzeltmektedirler: 1) Katarakt; 2) Presbiyopi yani yaşa bağlı yakını görememe; 3) Gerektiğinde astigmatizma.
Esasında, tek odaklı olsun, çok odaklı olsun, tüm göz içi lensler, gözün içine ışığın girip sağlıklı görüntü oluşmasını engelleyen katarakt hastalığının tedavisini sağlar. Katarakt ameliyatı, kesifleşen ve artık ışığı göz içine geçirmeyen lens organımızın suni bir mercekle değiştirilip bahsedilen problemin ortadan kaldırılmasına yarar.
Göze ameliyat sırasında takılan suni mercek, şeffaflığı tekrar sağlamaktan başka işlevlere de sahip olabilir. Bu işlevleri sağlamak için uzak odağına ilaveten, yakın ve ara mesafeye yönelik odaklar merceğe ilave edilmiş ise gözlüksüz olarak sadece uzak görme değil, yakın ve ara mesafe görmeler de elde edilmiş olur.
Bu lensler niçin akıllı olarak adlandırılmaktadırlar?
Aslında tıbbi terminolojide “akıllı lens” diye bir isimlendirme yoktur. Bu isimlendirme ne yazık ki bir pazarlama yöntemi olarak ortaya atılmış, ama kabul etmek gerekir ki fazlasıyla başarılı olmuştur. Esasında “akıllı” kelimesinin kullanımı değişen koşullar karşısında kendiliğinden düzenleme yapan, o şartlara göre kendini ayarlayan anlamına gelmektedir. Oysa göz içine takılan bu lenslerin mesafeye göre uyum yapma özelliği yoktur, yani fiziksel özellikleri duruma göre değişmemektedir. Sadece üç ayrı odak için ışığı bölmektedirler.
Türk Oftalmoloji Derneği (TOD) olarak akıllı lensin ne olup ne olmadığının kamuoyunca doğru anlaşılması koşulu ile isimlendirmeye bir itirazımız yoktur. Burada sorun, ticarileşen tıp hizmetleri içinde bunun doğru olmayan bilgilerle hastalara tanıtılıyor olmasıdır. Örneğin ‘gözüme akıllı lens taktırdım’ diyen bir hastanın gerçekte katarakt ameliyatı olduğunu bilmediğini, kontakt lens gibi sanki kolayca takılıp çıkartılan bir şeyi gözüne taktırdığını zannettiğini gördük. Bu tür örneklerin yaşanmaması ve hastaların doğru bilgilendirilmesi gerekiyor.
Lensler herkese uygulanabilmekte midir?
Bu ameliyat presbiyopi çağı olan 45 yaş sonrasında gerçekleştirilmelidir. En ideal yaş grubu 55-70 olarak söylenebilir. Ancak genç yaşta travma veya hastalık gibi sebeplerle lens organının alınmış olması ya da gençlik kataraktları gibi durumlarda bu lensler genç yaşta da kullanılabilir.
Merceklerin kullanılmasına yönelik iyi planlanarak yapılacak ameliyat hazırlığı, belki de ameliyatın kendisinden çok daha önemlidir. Bu mercekler herkes için uygun olmayabilir. Hastaların yaşam biçimleri doktor tarafından mutlaka sorgulanmalıdır. Trifokal mercekler az da olsa kontrast kaybı yaratmaktadır. Dolayısıyla hastanın, görsel detayla uğraşılan bir meslek grubuna mensup olmaması gerekir. Ya da yoğun olarak gece araba kullanan biri için de uygun olmayabilir. Çünkü bu ameliyatlar sonrası yaklaşık on hastadan birinde ışıkların uzaması şeklinde huzursuz edici görünümler ortaya çıkabilmekte ve bu sorun aylarca devam edebilmektedir.
Kaç tür akıllı lens vardır?
Gözlüksüz uzak, ara ve yakın görme sağlamaya yönelik lensleri iki temel alt grupta anlatabiliriz. 1) Trifokal lensler; 2) Odak derinliğini artıran lensler (EDOF). Bu lenslerden trifokal olanları, görsel açıdan daha başarılı ama yan etkileri daha fazla olanlar iken, EDOF lensleri yan etkileri daha az ancak özellikle yakın görmede yetersiz kalabilen lenslerdir.
Ameliyat ve tedavi süreci nasıl ilerlemektedir?
Ameliyat öncesi hazırlık ve hastanın bilgilendirilmesi süreci normal bir katarakt ameliyatı hazırlığından daha uzun süren ilave testler gerektirmektedir. Ancak ameliyatın kendisinin geleneksel bir fakoemulsifikasyon ameliyatından farkı yoktur. Ameliyat sonrasında da 2-3 haftalık göz damlaları ile tedavi süreci klasik ameliyatlardaki gibi sürdürülmektedir.
Akıllı lenslerin yan etkileri var mıdır?
Öncelikle dünya ölçeğinde katarakt ameliyatları yüzde 1,5 oranında komplikasyonlarla karşılaşılan ameliyatlardır. Ameliyat süresinin kısa olması genellikle hastaların bu ameliyatı ayaküstü, kolay ve önemsiz bir ameliyat gibi algılamalarına yol açmaktadır. Oysa fakoemulsifikasyon ameliyatı, doktor açısından öğrenilmesi ve geliştirilmesi büyük çabalar gerektiren, deneyim isteyen oldukça zor bir ameliyattır.
Tüm bunlara ilaveten üç odaklı lenslere özgü sorunlar da vardır. Bunların en başında disfotopsi denen, ışıklar etrafında halkalar görme, kamaşma ya da yıldız biçimli ışık uzamaları yaratan sorunlar gelir. Ayrıca ameliyat sonrası zaman zaman geriye kalan kırma kusuru nedeni ile hastaların gözlük takmaları ya da bu ekstra kusur için lazerle ameliyat olmaları gerekebilir.
Türk Oftalmoloji Derneği olarak bu lenslerin kullanımını tavsiye ediyor musunuz?
Eğer ki ameliyat öncesi değerlendirmeler doğru yapılır, hastaya göre doğru lens seçilir ve iyi bir ameliyat yapılırsa bu lenslerin kullanımı, kataraktla birlikte presbiyopi tedavisi de sağladıkları için tabii ki işlevsel ve güvenli tedavi yöntemleridir. Bu lenslerle ilgili, her gün yenisi eklenen teknik ve teknolojik gelişmeler olmaktadır ve çok uzun olmayan bir süreçte bütün katarakt ameliyatlarının böyle çok işlevli lenslerle gerçekleştirileceğini tahmin etmek de zor değildir.