Çocukların ölümü ve soyut kavramları anlamaları yaş, cinsiyet, zihinsel ve duygusal gelişim, çevresel faktörler gibi değişkenlere bağlıdır.
Her aile bir gün çocuğun ölüm gerçeği ile karşı karşıya gelebileceğini düşünerek, çocuklara ölüm ile ilgili bilgi ve eğitimler vermelidir.
Varoluşun doğası, yaşam, yaşam içinde insan varlığı, varlığın sonlanması, çocuğun yaşına ve gelişimine uygun olarak anlatılmalı, ailelerin inanç sistemine göre bilgilendirilmelidir.
Çocuklarda ölüm anlayışı aşamalı olarak gelişir ve her yaşta ayrı bir algı oluşur. Ebeveynlerin ölüme vermiş olduğu tepkilerde, olaya bakış açısını daha da yoğunlaştırabilir. Bu yüzden acının en yoğun olduğu zamanlarda ebeveynlerin aile büyüklerinin ölümüne verdikleri yas tepkilerine dikkat etmeli, kendi duygularını ve davranışlarını, üzüntülerini paylaşırken çocuklara sakin bir ortam oluşturmaya dikkat etmelidir.
Olumsuz söz ve cümlelerden kaçınmalı Bir uzmandan destek almalıdır.
Cenaze yakınları çığlık atma, bayılma, gibi abartılı tepki gösteriyor, aile yakınları sakinleştiremiyor ve çocuk bu olaylara şahit oluyorsa çocuğun sorularına” o artık melek oldu bizi izliyor, o uyuyor, hastalık onu öldürdü, Allah yanına aldı onu toprağa bıraktık “gibi cümleler kurmamalıdır. unutmamalı ki bu durumda çocuğun yaşadığı travma ilerleyen dönemlerde çocukta uyku bozuklukları, ağlama nöbetleri, korku, kaygı, güvende hissetmeme, var olmayan şeylerden korkma, konuşma vb davranışlara yol açabilir.
İster yetişkin olsun ister çocuk olsun, böyle acı ve keder verici bir durum için uzmandan yardım alınmalı, duygu ve düşünceleri dinlenmeli yas üzerine çalışmalar yapılmalıdır.
Ölüm kaçınılması gereken bir konu değil aksine hayatın gerçeğidir. Çocukların yaşadığı keder duygusunu yaşamasına fırsat vermeli, duygularını bastırması, yok sayması, bu acının sadece üstünü örtmesine ve acıyı içinde uyutmasına neden olur.