Sağlık ağızda başlıyor. Ağız ve diş sağlığının bozulması şeker hastalığından ülsere, bademcik iltihabından kemik erimesine, romatizmadan böbrek yetmezliğine birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Dt, Murat Dölek, ağız ve diş sağlığını korumaya yönelik önemli ipuçları veriyor.
Ağız ve diş sağlığı sorunları ülkemizde ve dünyada en sık görülen hastalıklar arasında yer alıyor. Çünkü çocukluk çağında süren daimi dişlerimiz biz dişlerimizi kaybedinceye kadar ya da ömrümüz boyunca vücudumuzdaki diğer organlar gibi yenilenmiyor. Bu kadar uzun süreli çalışan bir mekanizmaya devamlı ilgilenmek ve gerekli durumda aynı bir makine gibi bakımını yapmak gerekiyor. Bu bakımın düzenli dişlerinin temizliğini yapmak ve beslenme alışkanlarına dikkat etmek olduğunu hatırlatan Dt. Murat Dölek, diş sorunlarında ise diş hekimlerince yapılan çürük dişlerin dolgularla tamiri, kanal tedavisi, gerekli durumda diş çekimi ve takibinde implantlar ve bunlarla bağlantılı protezlerin ağız ve sağlığını korumadaki önemine dikkat çekiyor.
Hazır gıda tüketimine talebin artması, alkol, sigara gibi zararlı madde kullanımları, stres faktörleri genel sağlığımızla birlikte ağız sağlığımızı da olumsuz etkilediğinin altını çizen Dt. Murat Dölek, “Sağlığımıza zararlı her şey dişlerimize de zararlıdır” diyor. Dt. Dölek, gıdaların dişler üzerinde etkilerini şöyle sıralıyor:
Asitli gıdalar: Her türlü asit içerikli ya da asit üreten maddeler ağız pH’ını düşürür ve asidik pH da tükürük ve diş etinde bulunan bağışıklık sistemimizin askerleri olan antikorlar çalışmaz ve dolayısıyla dişler üzerinde koruyucu etkileri azalır. Asit içerikli gıdalar diş, kemik gibi mineralize dokular üzerinde doğrudan yıkıcı etkiye sahiptir. Aynı zamanda dişler üzerinde bakterilerin kolayca tutanabileceği yüzeyler oluşturur. Olabildiğince asit üreten ya da asitli gıdalardan uzak durulmalı, eğer kullanma ihtiyacı olursa sonrası su ya da yoğurt gibi nötralizeedici bir gıda tüketilmelidir. Asitli gıdalar tüketildikten sonra en az yarım saat diş fırçalanması gibi mekanik temizlik önerilmez. Bunun nedeni ise ağız pH’ının normal alkali seviyeye dönmesi için bekleme süresidir.
Şekerli gıdalar: Beyaz ekmekten tutunda meyvelere kadar günlük tükettiğimiz birçok gıdada şeker bulunur. Şeker ne kadar gerekli olsa da fazlası zarardır ve ağızda yaşayan bakterilerin çoğu şekeri sever. Şeker diş yüzeyine yapışır ve bakteriler için tutunacak yüzeyler oluşturur. Bakterilerin bu yüzeylerde ürettikleri asitlerde dolayısıyla diş yüzeyine zarar verir.
Süt ve süt ürünleri: Vücudumuzun için gerekli temel gıdalardan süt ve süt ürünleri ağız ortamının pH’ını düzenler, dişlere ve kemiklere kalsiyum desteği sağlar. Ancak bu ürünlerinde yanlış kullanımı zararlı olabilir. Örneğin gece diş fırçalandıktan sonra süt içtiğinizde dişleriniz zarar görebilir. Çünkü süt bir tür şeker olan laktoz içerir. Tükürük akış hızı gece düştüğü için ağız ortamının tamponlama kapasitesi oldukça azalır, şeker de mikropları besler.
Meyveler: Özellikle C vitamini diş etleri ve bağışıklık sistemimiz için oldukça gereklidir. Yeteri kadar meyve almak hem daha az hastalanmamızı sağlar hem de vücudumuz için gerekli şekeri de sağlar. Unutmamak gerekir ki meyvelerin de fazla tüketimi şeker içeriği ve asidik etkisinden dolayı oldukça zararlıdır.
Sıcak ya da soğuk gıdalar: Her bir maddede olduğu gibi sıcak ve soğuğa göre vücudumuzda genleşme ya da gerilme olarak tepki verir. Dişlerimiz mineral kristaller ile kaplı canlı bir dokudur. Bu kristal yapı ani sıcaklık değişimlerinde zarar görebilir ve çatlaklar hatta kırıklar dahi oluşabilir. Bu nedenle çok soğuk ve çok sıcak gıdalar birlikte tüketilmemelidir. Dişlerimizi korumak için mekanik temizliğe yardımcı sert meyveler ve sebzeler, yeterince pişmiş et ürünleri, günlük en az 2,5 litre su tüketimini öneren Dt. Murat Dölek, şöyle devam ediyor: “Artan çiğneme eylemiyle tükürük salgısı artacak ve asidik ortamı tamponlama etkisiyle çürük ihtimali azalacaktır. Dişlerinizi fırçalamadan en az yarım saat önce herhangi bir gıda tüketmemeli, ağız ortamının nötralizasyon süresini beklenmelisiniz. Ağızdaki bakteri eliminasyonu azaltmak için doktorunuzun önerdiği ağız gargalarıni destek olarak kullanılabilirsiniz. Hiçbir şikayetiniz olmasa bile yılda en az 2 defa diş hekiminize muayene olmayı da ihmal etmeyin.”