Uzman Psikolog Kaan Üçyıldız konu hakkında önemli bilgiler verdi.
Bir takım seslere karşı nefret, iğrenti, öfke ya da korku hissediyorsanız dikkat ! Mizofoni, son yıllarda yaygın olarak görülmekte olup kişinin horlama, öksürme, ağız şapırdatma, sakız çiğneme gibi seslere karşı rahatsızlık duyarak nefret, öfke gibi duyguları yoğun şekilde hissetmesi olarak adlandırılabilir. Bu seslere maruz kalan bireylerin hissettiği rahatsızlık duygusu diğer bireylere göre çok daha fazladır. Bu kişiler, duvar saatinin sesinden dahi rahatsızlık duyabilmektedir.
Mizofonili bireyler duymak istemedikleri seslerden kaçınma amacıyla diğer bireylerden uzaklaşma eğilimindedir. Örneğin ağız şapırdatarak yemek yiyen bir kişiyle aynı ortamda yemek yememeyi seçerek yalnız kalmayı tercih edebilir. Rahatsızlık duyduğu sesleri duymamak için gerçekleştirdiği kaçınma davranışı sonucunda kişi; sosyal hayatları, iş ve okul yaşamlarında sorunlar yaşamaya başlayabilir. Hatta bir kısım evliliğin horlama ve ağız şapırdatma sorunları ile yoğun problemler yaşadığı ve eşlerin bu nedenle birbirinden uzaklaştığı söylenebilir. Üstelik görülme sıklığı yapılan araştırmalar neticesinde dünya nüfusunun neredeyse %20’sinde görüldüğü gözlenmiştir.
Peki nasıl fark edilebilir ?
Çiğneme gerektiren yiyeceklerde çıkan seslerden rahatsızlık duymak ve sesli çiğneyen insanlara karşı nefret duyma
Dijital olmayan duvar saatinin çıkardığı sese daha büyük hassasiyet duymak. Zaman zaman bu sesi susturmak için girişimlerde bulunmak.
Kendisinin veya aile üyelerinin alarm seslerine karşı aşırı öfke hissetme
Tekrarlanan seslerden rahatsız hissetme
İstemediği seslere maruz kaldığında kalbinin daha hızlı atması, nefes almakta güçlük ve sinirlilik hali.
Uzman Psikolog Kaan Üçyıldız,” Bir kısım kişi, rahatsızlık duyduğu sesleri duymamak için kulak tıkacı kullanmaktadır ancak kişi o sesin yine o ortamda var olduğunu bildiği için yine olumsuz duyguları hissetmesine neden olmaktadır. Bu durumu yaşadığını düşünen bireyler çok fazla zaman geçirmeden ve sosyal yaşantılarında geri plana düşmeyi beklemeden bir psikoterapi desteği almaları gerektiği söylenebilir.”dedi.