Zayıflık takıntısı
Yeme bozuklukları giderek artan bir sorun olmakla birlikte, en sık karşılaşılan yeme bozuklukları; anoreksia ve bulimiadir. Anoreksia; kendi kendini aç bırakma durumudur. Bulimia ise fazla miktarlarda yemek yendikten sonra pişmanlık hissedip, kusma ile besinlerin çıkarması durumudur. Genelde aneroksiya veya bulimia, kızlarda daha sık görülür. Konu ile ilgili yapılmış olan güncel bir çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum: 3 yaşındaki kızlar, şimdiden zayıf olmak düşüncesindeler. Yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre; özellikle kızlar, şişman oyuncaklarla oynamayı red edip, onun yerine zayıflığı, güzelliği ve fit vücudu simgeleyen barbilerle oynamayı tercih ediyorlar.
Sonuçlar, zayıflık baskısının çocuklarda yeme bozukluklarına yol açtığını ve depresyona girdiklerini göstermekte ve negatif algı olarak kilolu insanların iyi olmadıklarını düşünüyorlar ve kiloya bağlı olarak arkadaşlarıyla alay etme ortaya çıkabiliyor.
Okulöncesi Çocuklar Zayıf Olmak İstiyor
55 okulöncesi kız çocuğu üzerinde yapılan çalışmanın ön taslakları incelendiğinde, kızların hepsinin zayıf olmayı istedikleri görülmüştür. Sonuçlar tüm popülasyona genellenemez ancak ülkemizde de aynı durumun söz konusu olduğu görülmektedir.
Zayıflığa özenme, hedefe ulaşmak için kısıtlayıcı yemek yeme veya diğer davranışları beraberinde getiriyor ve çocukların zayıf kalmak için çabaladıkları görülüyor. Küçük kız çocukları, zayıf olmanın toplumda daha değerli olduğunu düşünüyor ve çalışmalar bazı kızların 6 yaşına geldiklerinde kilolarını kontrol etmek için diyet yaptıklarını gösteriyor.
Zayıflık Düşüncesi
3,4 ve 5 yaşındaki çocuklar, düşüncelerini ve hissettiklerini tam olarak ifade edemeyebiliyorlar. Araştırmacılar, bu yaş grubundaki kızların kilolu bireylere nazaran, zayıf bireylere daha olumlu düşüncelerinin olup olmadığını anlamak amaçlı; zayıf, normal ve kilolu olan üç figür göstermişlerdir.
Çocuklardan, altısı pozitif ve altısı negatif olmak üzere on iki sıfatla değerlendirme yapılması istenmiştir. Pozitif betimlemeler; hoş, akıllı, arkadaş, zarif, şirin ve tatlı. Negatif betimlemeler; değersiz, akılsız, arkadaş olmayan, özensiz, çirkin ve gürültücüdür.
Kızlar, kilolu figür için; ortalama 3.1 negatif kelime ve 1.2 pozitif kelime, zayıf figür için ortalama 1.2 negatif ve 2.7 pozitif kelime kullanmışlardır. Daha sonra çocuklara üçü aynı vücut tipinde olan dokuz figür gösterilmiştir ve en çok oynamak ve en iyi arkadaşı olmasını istedikleri üç tanesini işaretlemeleri istenmiştir. Büyük bir çoğunluğu zayıf olan figürü en yakın arkadaşları olarak seçmiş, aynı sonuçlar oynamak için arkadaş seçerken de yaşanmıştır.
Oyuncu Seçimi
Son olarak, çocuklara popüler bir bilgisayar oyunu oynatmışlardır. Çocuklardan, oyuna başlamadan önce zayıf, normal ve kilolu olarak özel olarak tasarlanan karakterleri seçmeleri istenmiştir. (çocuklar seçtikleri karakterleri, kendileri olarak betimliyorlar.)
Çocukların, vücut tipleri üzerindeki duygusal algısını ölçmek için; araştırmacılar, eğer çocuklar, karakterlerden zayıf veya normal olanı seçtiyse, kilolu olanla değişir mi diye sormuşlar.
Kızların verdikleri yanıtlar; değiştirmeye istekli (hemen evet’ cevabını verip, herhangi bir rahatsızlık veya mutsuzluk göstermemiş olanlar); değiştirmeye isteksiz (5 saniyeden uzun süre duraksamış, araştırmacıyla göz temasını koparmış veya yol göstermesi için ailesine bakmış olanlar) ve değiştirmek istemeyen (hemen hayır’ cevabını verip veya kafasını hayır anlamında sallamış olanlar ) şekilde kodlanmıştır.
İlginç olan, çocuklar kilolu oyuncaklara gönülsüz dokunmuşlardır. Örneğin; bir kız oyunda olmak istediği zayıf vücut tipli karakteri seçtiğinde araştırmacılar ona kilolu olanı sunmuş ve değiştirmek isteyip istemeyeceğini sormuştur. Kız yüzünü buruşturup, araştırmacının eline uzanmış ancak kilolu karaktere dokunmaktan kaçınıp, kilolu yerine normal kiloda olanı seçebileceğini söylemiştir. Diğer katılımcı çocuklar ise kilolu figur hakkında, o olmak istemiyorum şeklinde yanıtlar vermişlerdir.
Bu sonuçlar, zayıflığın kızlar tarafından ideal’ olan olarak içselleştirildiğini göstermektedir.
Zayıflık Trendi/ Medya Etkisi
Çocuklar, kilo verme, diyet ve güzellik ürünleri ile ilgili sayısız ticari reklam ve mesaja maruz kalmakta. Bu reklamlar, kilolu olmanın aşağılanan-kötü bir durum olduğu mesajlarını içermektedir ve zayıf kalmanın, sosyal baskısını medyanın da etkisiyle üstlerinde sıklıkla hissetmektedirler.
Vücut yapısı üzerindeki sorun; okulöncesinden başlayarak okul çocuklarında, adolesanlarda ve yetişkinlerde giderek artmaktadır. Özellikle günümüzde, zayıflık ve güzellik üzerine çocuklar da takıntılı davranmaktadır. Genelde zayıf kadınlar medyada yer aldığı için çocuklar medyanın etkisi altında kalmakta ve vücutlarından memnuniyetsizlik duyup, zayıflığı seçmektedirler.
Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak