Obezitede reflü, sindirim sistemi hastalıkları ve kanser
Obezite ve reflü:
Obezite reflü hastalığı olasılığını ve ciddiyetini arttırır. Ayrıca sadece kronik reflü sonucu yutma borusu alt ucunda oluşa gelebilen “Barrett” yarası ve yutma borusu alt uç kanseri gelişimi riski deobezlerde bariz olarak daha fazladır. Obezlerde reflünün artmasının nedenleri; karın içi basıncı yükseltmesi ve mide üstündeki basıncın artması, mide boşalmasını geciktirmesi ve mide kapakçığı üstüne de gevşetici etki yaratmasındandır. Öte yandan reflü hastalığının tek kalıcı tedavisi olan laparoskopik anti-reflü girişimler obez hastalarda daha az başarılı olmakta ve nüks olasılığı bir miktar yükselmektedir. Bu gerçeğe ışık tutan bir çalışmamız “Surgical Endoscopy” dergisinde yayınlanmış bulunmaktadır. Morbid obez olup çok ciddi reflü hastalığı da olanlarda hem şişmanlığı ve hem de reflüyü ortadan kaldırabildiğinden, laparoskopik mide by-pass’ı ameliyatları tercih edilebilir.
Obezite ve sindirim sistemi:
Obezlerde diş sağlığı bariz olarak daha kötüdür. Özellikle genç obezlerde diş eti hastalıkları da artar. Diş problemlerinin sıkılığı obezlerin “fiber” (lif) içeren gıdaları tüketmelerini zorlaştırdığından bu kişiler fazla çiğneme gerektirmeyen ve çok yüksek kalorili yanlış gıdalarla beslenir ve daha da fazla kilo alırlar. Yeterli fiberden yoksun beslenen ve hareketlilikleri de azalmış obezlerde genellikle kabızlık olur. Dolayısı ile hem artmış karın içi basıncı ve hem de kronik kabızlığın da etkisi ileobezlerde kalın barsak divertikülleri ve hemoroit (basur) hastalığı riski de bariz biçimde artar. Gene aynı nedenlerden obezlerde kasık ve göbek fıtığı gibi” karın ön duvarı fıtıkları” riski de anlamlı oranda yüksektir.
Obezite ve kanser:
Obezite, çeşitli organlarda kanser gelişimi açısından kanıtlanmış bir risk faktörüdür. Ayrıcaobezite kansere bağlı ölümlerin sıkılığını da artırmaktadır. Obeziteye bağlı olarak yakalanma sıklığının arttığı kanserler; yutma borusu (ösefagus), kalın barsak (kolon ve rektum), meme, böbrek, rahim, rahim ağzı, prostat, pankreas ve safra kesesi kanserleri olarak özetlenebilir. Obezite durumunun kanser sıklığını arttırmakta olduğunu bilmemize karşın bunun mekanizması halen tartışmalıdır. Kadınlarda obezite serum östrojen miktarını arttırmaktadır ve belki bu önemli bir nedendir. Gene obezlerde IGF-I (insulin like growth factor) olarak bilinen ve kanser oluşumu riskini arttıran diğer bir hormon seviyesi de yükselmekte olup bu da artmış kanser riskinden sorumlu olabilir şeklinde düşünülmektedir. Obez hastalardaki bu artmış kanser riski ameliyat adayı olan hastalarımıza yaklaşımımızı da etkiler. 35 Yaş üstü morbid obez hanımlarda memelerin ameliyat öncesinde değerlendirilmesi ve 40 yaşın üstündeki erkek veya kadın tüm hastalarda ise kolonoskopi ile kalın bağırsağın değerlendirilmesi merkezimizde giderek bir rutin yaklaşım olmak yolundadır. Tıpta “Swedish Obese Study” olarak bilinen paha biçilmez değerdeki önemli çalışmada, özellikle kadınlarda, şişmanlığı giderici ameliyatların uzun dönemde çeşitli kanserlere bağlı ölümleri azalttığı net biçimde kanıtlanmıştır.
Tüm yukarıda özetlenen bilgilerin ışığında çoğu morbid obezin genç olmasına şaşırmamak gerekir ! Çünkü bu durumun nedeninin altında aslında acı bir gerçek yatmaktadır. Zira bu düzeyde şişman olanlar genellikle 70-80 yaşına kadar yaşayamazlar ve maalesef genç yaşlarda kaybedilme riskleri (eğer tedavi edilmezler ise) son derece yüksektir.