Alzheimer hastalığı nedir? Belirtileri ve hastalığın nedeni nelerdir?
Alzheimer hastalığı, genelde sinsi olarak başlayan, yavaş ilerleyen ve beynin düşünme, bellek, öğrenme, konuşma, akıl yürütme, yargılama, iletişim ve günlük yaşam etkinliklerini sürdürme yetilerinde kademeli olarak yıkıma ve davranışlarda değişikliklere yol açan ilerleyici bir Demans türüdür. Tüm demansların yaklaşık üçte ikisinden sorumludur.
Alzheimer hastalığının beyin dokusunda yaptığı değişiklikleri ve belirtilerini ilk Dr. Alois Alzheimer tarafından tanımlanmıştır. Bu nedenle bu hastalığa Alzheimer hastalığı ismi verilmiştir.
Alzheimer hastalığının belirtileri nelerdir?
Unutkanlık hastalığın ilk dikkat çeken belirtisi olabilir. Başlangıçta eşyaları koyduğu yeri unutma, yakın tanıdıklarının isimlerini hatırlayamama gibi belirtiler ile başlar. Ortalama bir-iki yıl içinde ciddi düzeyde unutkanlıklar ortaya çıkarak hastanın günlük yaşamını etkilemeye başlar. Unutkanlık şiddetlenirken, sözcük bulma güçlüğü ya da muhakemede bozukluk ya da yolunu bulmada güçlük tabloya eklenir. Alzheimer hastalığı olan herkes bütün bu semptomları göstermez ve bu semptomlar kişiden kişiye değişir. Hastalığın kliniği evresi ile ve eşlik eden fiziksel, davranışsal, psikiyatrik belirtiler ile değişmektedir.
Evrelere göre olası belirtiler şunlardır:
1- Hafif Evre AH
- Kısa süreli bellekte bozukluk. Uzak bellek genellikle etkilenmemiştir.
- Depresyon ve sinirlilik belirtileri gösterebilir
- Objeleri yanlış yere koyma.
- Daha önce bildiklerinin isimlerini unutma
- Bildik objelerin isimlerini unutma (çatal, kalem vb.).
- Daha önce bildik yerleri bulamama, çevreye ilgi kaybı, mesleksel ve sosyal aktivitelerden uzaklaşma.
- Mevsime uygun şekilde giyinememe
- Lisan yeteneklerinin bozulması
- Soyut düşüncede bozulma
- Zaman ve yerle ilgili oryantasyon bozukluğu, ancak kişileri tanıma.
2- Orta Evre AH
- Belleğin bozulması belirgin
- Lisan kusurları, muhakeme, alan oryantasyonunda, yürütücü işlevlerde bozukluklar belirginleşir.
- Davranış sorunları (çabuk irrite olma, tartışma)
- Hezeyanlar ve halüsinasyonlar
- Uyku-uyanıklık döngüsünde bozukluk, akşamüstleri bilişsel ve davranışsal belirtilerde kötüleşme
- Aşağı yukarı dolaşma
- İdrarını kaçırma veya tutamama
- Hastaya çoğu kez günlük aktivitesi (banyo yapma, elbise giyme, yemek yeme vs.) için yardım etmek gerekir. Bakıcıya gittikçe bağımlı olma.
3- İleri Evre AH
- Aile bireylerini duygusal olarak tanıyabilir, ama kişiliğin kesin olarak belirlenmesi ve isimlerinin söylenmesi mümkün değildir.
- Bilinç bulanıklığı ve ajitasyonun artması
- Hezeyanlar ve halüsinasyonlar
- İdrarını kaçırma veya tutamamanın şiddetlenmesi
- Hareket yeteneğinin azalması
- İletişim kurulamama, konuşması kısa cümleler veya kelimelerin tekrarı şeklinde kısıtlanır.
- Myokloni, rijidite, dişli çark, bradimimi ve dengesizlik gibi hareket bozuklukları
- Günlük yaşam aktiviteleri için tamamen yardımın gerekmesi
- Hastanın sürekli bakım için bir kuruma yerleştirilmesi gerekebilir.
- Görüntüleme yöntemlerinde beyin atrofisi görülür.
Alzheimer hastalığı ne sıklıkta ve kimlerde görülür?
Yaş ilerledikçe yükselen bir görülme sıklığına sahip Alzheimer hastalığı 65 yaş üstü erkek ve kadınlarda % 4 oranında görülür. Görülme sıklığı 65 yaşından sonra her 5 yılda bir iki katına çıkarak 85 yaş üstü nüfusta ise % 40 oranında görülmektedir. Alzheimer hastalığı, toplumun bütün gruplarını etkiler ve sosyal sınıf, cinsiyet, etnik grup ya da coğrafi bölge ile bir ilgisi bulunmamaktadır.
Alzheimer hastalığının nedeni nedir?
Alzheimer hastalığının kesin oluş nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak üzerinde çalışılan veya kabul edilen risk faktörleri ve koruyucu faktörler bulunmaktadır. Bu hastalıkta beynin, bellek ve diğer zihinsel yetiler açısından büyük önem taşıyan bölgelerindeki sinir hücreleri ölmekte ve sinir hücreleri arasındaki bağlantılar bozulmaktadır. Ayrıca sinir hücreleri arasında mesajları taşıyan bazı kimyasal maddelerin düzeyleri de azalmaktadır.
Kabul edilmiş risk faktörleri:
- Yaş
- Aile öyküsü
- Down Sendromu
- Apolipoprotein E4 alleli olması
- Otozomal dominant mutasyonlar
Olası risk faktörleri:
- Depresyon
- Hipertansiyon
- Kafa travması
Muhtemel koruyucu faktörler:
- Antiinflamatuar ilaçlar
- Östrojen
- Apolipoprotein E2 alleli olması
- Yüksek zeka / eğitim
Alzheimer hastalığının teşhisi nasıl konur ve erken teşhis neden önemlidir?
Alzheimer hastalığı teşhisi, hastanın iyi bir mental ve fiziksel muayenesi ve yakın bir akraba ya da arkadaşından kişinin geçmişi ile ilgili bilgi alınması sonrasında muayene eden doktorun deneyimini ve diğer verileri kullanarak koyduğu klinik bir tanıdır. Teşhis edebilmek için basit bir test bulunmamaktadır. Alzheimer hastalığının kesin teşhisi ancak beynin otopsiyle incelenmesi sonucunda konulabilir.
Erken teşhis bakımı üstlenen kişinin hastalıkla başa çıkmak için daha hazırlıklı olması ve nelerle karşılaşacağını önceden bilmesi açısından önemlidir. Ayrıca erken teşhis ile hastanın tedavisine daha erken başlanması, hem hastalığın seyrine olumlu etki yapacaktır hem de bakım verenlerin yükünü azaltacaktır.
Alzheimer Hastalığının seyri nasıldır?
Çok yakın zamana dek spesifik bir tedavisi olmayan Alzheimer hastalığının seyri hastalığın doğal gidişi ile bire bir ilgili idi. Oysa son zamanlarda piyasaya çıkan kolinesteraz inhibitörleri ve NMDA-reseptör antagonisti denilen ilaçlar hastalığın seyrini değiştirmiştir. Tanı anından ölüme kadar geçen ortalama süre 1-16 yıl gibi geniş bir yelpazededir. Bu süre tanının ne kadar erken konduğuna ve hastalığın başlangıç yaşına göre değişebilmektedir.
Alzheimer Hastalığının tedavisi var mı?
Alzheimer Hastalığının şu an kesin bir tedavisi yoktur. Ancak son zamanlarda piyasaya çıkan kolinesteraz inhibitörleri, NMDA-reseptör antagonisti ve çeşitli başka ilaçlar (sekretaz inhibitörleri vb.) ile hem hastalığın seyri yavaşlayabilmekte hem de bazı belirtilerin kısmen veya tamamen ortadan kalkmasına yardımcı olmaktadır. Son zamanlarda üzerinde çalışılan ve geliştirme aşamasında olan ve gelecek için ümit vaat eden pasif aşılama çalışmaları da vardır.
Alzheimer Hastalığının tedavisinde neler yapılabilir?
Alzheimer hastalığını tedavisi iki aşamada ele alınması uygun olur. İlk aşaması hastalığın bilişsel belirtilerinin tedavisini oluşturur, ikinci aşaması ise hastalık nedeniyle ortaya çıkan çeşitli psikolojik ve davranışsal belirtilerin tedavisidir. Özellikle davranışsal belirtilerin orta-ileri evrelerde ortaya çıkması ile hastalar sürekli bakıma gereksinim duyarlar. Bakım vermekte olan akrabalar ve bakıcılar ciddi bir psikolojik yük altına girmektedirler.
Ülkemizde nörolojinin ilgi alanında gibi kabul edilen demans, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de artık artan sayıdaki geriatrik psikiyatri birimlerinde de tedavi edilmeye başlanmıştır. Uzun bir izlem ve emek gerektiren bu hastaların, aile dinamiklerini dikkate alan, davranışsal belirtilerin tedavisinde kullanılan psikotrop ilaçların yaşlılarda kullanımına yönelik tecrübesi tartışılmayan geriatrik psikiyatristlerce tedavi edilmesi, demansın tedavisine daha kapsamlı ve sağlıklı bir boyut getirmektedir.
Demans (Alzheimer) hastası olan hasta yakınlarına ve bakıcılarına öneriler:
Demans hastalarının büyük çoğunluğuna birincil bakım veren aileler bu bakım sürecinde sırtlarına ağır bir yük almaktadırlar. Bakım veren kişiler hastaların ne yapıp yapamayacaklarını saptayıp aradaki boşlukları doldurmaya çalışmalıdırlar. Bu nedenle bir demans hastasına bakarken aşağıdaki öneriler bu hastanın bakımında size yardımcı olacağını düşünüyoruz.
Demans hastalarının işitme ve görme yetenekleri çoğunlukla kısıtlı olduğu için onlarla iletişim kurarken olabildiğince yakın ve yüzüne bakarak konuşmak, sözel olmayan iletişim yeteneklerini kullanmak, hastaya sıkça dokunmak iletişimi kolaylaştıracaktır.
Ailelerin en sık sorduğu sorulardan biri de hastaların hatalı söyledikleri ile ilgili ne yapacaklarıdır. Burada yöntem, söylenen sözlerin içinde doğru olan kısmı öne çıkarmak, yanlış kısımları kibarca düzelterek konuyu değiştirmektir.
Tekrar tekrar soru soran hastalarla başa çıkmak için, sorular cevaplanırken hastayı dikkat dağıtıcı bir etkinliğe ya da başka bir konuda konuşmaya sevk etmek gerekir.
Basitleştirme diğer bir önemli ilkedir. Hastadan taleplerin sayısını ve karmaşıklığını azaltmak, günlük aktivitelerdeki yönergeleri bir bütün olarak vermektense adım adım vermeye çalışmak yararlıdır. Özellikle giyinme için basitçe giyilip çıkartılan giysilerin olması da yararlıdır.
Demans hastaları kendilerini programlayabilme açısından sınırlı yeteneğe sahiptirler. Bu nedenle günlük etkinliklerin programlanması kişiye, olanaklara ve bilişsel kusurların şiddetine göre ayarlanmalıdır. Bir gündüz bakım programı ya da en azından iyi yapılandırılmış bir günlük rutin bu açıdan yararlı olacaktır.
Hastanın güvenliği açısından evindeki gaz kesilebilir, kesici-delici aletler, yemekler ile karıştırılmasın diye zehirli olabilecek maddeler ortadan kaldırılabilir.
İnkontinansı (idrar ve dışkı kaçırması) olan hastalara tuvalete gitmeyi hatırlatmak, belli aralarla tuvalete götürmek, idrar yaptıktan sonra onu takdir etmek yolu ile bu problemle baş etmeye çalışılabilir. Bu şekilde başarılı olunamaz ise hasta bezi bağlamak gerekecektir.
Şüpheci hastalar sıklıkla kendine ait eşyalarını saklarlar ve sonradan kaybettiklerinden yakınırlar. Bu sefer başka insanları bu kayıptan sorumlu tutarlar. Bu yüzden bakım veren kişilerin hastaların eşyalarını saklama yerlerini iyi bilmeleri, bu davranışı önlemeye yardımcı olabilir.
Bir sosyal etkinlik sonrası yoğunlaşan hezeyanlar, etkinliğin çok uzun ve yorucu olması, ortamın çok uyarıcı ve çok yoğun olmasına bağlı olabilir. Bu faktörler modifiye edilirse sorun ile baş edilebilir.
Demnslı hastalarda anksiyeteyi (kaygıyı) yükseltmemek için zamanından çok önce, doktor randevusu, alışverişe çıkılacak saat gibi stres yaratabilecek bilgileri vermemek gerekir.
Eğer uyku sorunu olan Demans hastanız varsa uyku düzenini sağlamak için:
Kafeinden zengin ürünlerde kısıtlamaya gidilmelidir. Bunlar çay, kahve, kola, çikolata gibi yiyecek ve içeceklerdir.
Alkollü içeceklerde ciddi kısıtlama zaten genelde demans sendromunun global tedavisinin bir parçasıdır.
Sıvı alımları, geceleri sık sık tuvalete kalkmayı engellemek için yatmadan önceki zaman diliminde kısıtlanmalıdır.
Sirkadyen ritmi yerine koymanın temel ilkelerinden biri de günlük aktivitelerin, yemeklerin ve uyku saatlerinin programlanmasıdır. Yatış ve kalkış saatlerinde değişiklik yapılmamalıdır.
Demans hastaları gündüzleri de sıkça uyuklamaktadırlar. Bunu tamamen kesmek oldukça zordur. Bu yüzden öğleden sonra kısa bir süre, her gün aynı saatte olmak üzere uyumalarını sağlamak iyi bir yöntemdir.
Gündüzleri ve akşamın erken saatlerinde demanslı hastaları sık aralıklarla parlak ışığa maruz bırakmak sirkadyen ritim üzerinde olumlu etki yapar. Bu nedenle gündüz perdeler açık tutulmalı. Akşam saatlerinde ise ampullerin güçleri arttırılmalı ve hastalar en az günde yarım saat açık havalarda güneş ışığı ile karşılaştırılmalıdırlar.
Her gün aynı saatte yapılmak şartı ile hafif fiziksel egzersizler önerilmektedir.
Bu önlemler sonuç vermediğinde ise ilaçla başa çıkma yöntemlerine geçilmelidir.
Rahatsız edici sesler çıkarma (Çığlık atma, tekrar tekrar birinin ismini çağırma, yardım çağırma, yemek gibi özgün bir şey isteme, anlaşılmayan heceleri, sözleri yineleme, homurdanma bu seslere örneklerdir.) gibi yakınması olan demanslı hastaları olanlar bu seslerin sıklığını ve şiddetini azaltmaya yönelik şu yöntemler önerilmektedir:
Müzik dinletmek,
Uygun istekler ya da sessizlik karşılığı ödüllendirme,
Hastanın çıkardığı seslerin hastaya aynı anda dinletilerek bastırıcı etki elde etme,
Hastaya dokunarak sakinleştirme,
Hastanın kucağına oyuncak bir hayvan verme (mümkünse oyuncak titreşme özelliğine sahip olabilir).