Aile içi Tartışmaların Çocuklar üzerine etkisine dikkat
Uzman Klinik Psikolog Havva Tecer konu hakkında bilgiler verdi.
Eşlerin birbirine uyguladığı sözel ya da fiziksel şiddet evlilikte zor anlar olarak değerlendireceğimiz krizlerin en önemlisidir.
Şiddet dediğimiz zaman ilk akla gelen fiziksel olarak zarar vermedir, halbuki şiddet çok yönlü ve kişiye büyük yaralar açan bir çok davranış türüdür, örneğin eşlerden birisi en ufak olayda iletişimi kapatıp duvar örmesi büyük şiddet türleri içerisine yer almaktadır. En ağır şiddet türlerinden birisi de kişinin bedenine yapılan saldırıdır. Erkeğin ya da kadının eşine karşı ilgi, sevgi göstermemesi de şiddet sınıfında yer almaktadır. Şiddeti önlemenin yollarından birisi eşlerin birbirlerine sabırla yaklaşmaları saygı duymaları ve en önemlisi yargılamalardan uzak durup empati ile yaklaşmalarıdır.
Empatinin eksikliği, aile içerisinde olaylara verilen ani ve tutarsız tepkiler ile aile birliğinin bozma noktasına getirebileceği gibi çocuklarıda daha fazla içinden çıkamayacak hal alma durumuna getirebilmektedir.
Aile içerinde görsel olarak sürekli şiddete maruz kalan çocuk bu durumu normal kabul edip bunu kendi hayatında uygulama yoluna gidebilmektedir. Çocukların gözlem yoluyla öğrenmelerine en büyük örnek 1961 yılında Albert Bandura’nın gözlem yoluyla öğrenme üzerine yaptığı bir düzine deneydir. Bu deneylerin genel adı ‘Bobo Doll Deneyi’ olarak bilinir. Bu deneyde Albert Bandura sosyal öğrenme durumunu çocukların görerek hayatlarına geçirdiklerini kanıtlayan en güzel örneğidir. Hayatı tanımayan çocuk iyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı çevresindeki kişilerden model alarak öğrenir.
Sağlıklı bir birey çocuğuna şiddet uygulamaktan kaçınan sağlıklı çözümler bulabilen kişidir. Ancak kişiler öfkelerini yenmeyi başaramayıp şiddet türünde davranışlar gösterdiklerinde çocuğa anlatma şekilleri açıklayıcı ve yanlış yaptıklarını içten bir özür niteliğinde göstermelidirler. Çocuklarına söylemeleri gereken; ‘ benim sana gösterdiğim tepki doğru bir davranış değil fakat kendime hakim olamadım ve yanlış yaptım, bir daha böyle bir şey yaşamayacağına söz veriyorum ‘ deyip hatalarını telafi etme yoluna girmelidirler. Çocukta ona karşı yapılan davranışı istemsiz ve hatalı bir davranış olduğunu kabul edip hayatına örnek olarak almak istemez.
İleriki yaşantısında şiddete meyletse bile yaptığının yanlış olduğunu bilir ve değiştirme yoluna girer. Çoğu ailede şiddet yaşanması farklı boyutlarda olabilmektedir. Bazen kapılar çarpılır , bazen eşyalar fırlatılmaktadır. Aile içerisinde dikkat edilmesi gereken nokta ebeveynler kavga ve şiddeti hayatlarında normal bir davranış gibi benimser ve sürekli bu yöntemi alışkanlık haline getirirlerse çocukta bu durumdan olumsuz etkilenir. Ebeveynlerin yapacağı davranış; çocuğun yanına tartışma yaşadılarsa yine çocuğun yanında birbirlerinde özür dileyip barışma yolunu seçmeleridir.
Bu yaşanılanlar tam tersi bir durumda da olabilir; bazı aileler aman çocuğumuz kavgamızı görmesin hiç sesimizi yükseltmeyelim bizden çok kötü etkilenir düşüncesiyle adeta çocuğu camdan bir fanusta yetiştirmek gibi fazla korumacı yaklaşımlarda bulunulması doğru değildir. Buda çocuğun hayatında farklı ortamları gördüğünde şaşırıp afallamasana neden olmaktadır.
Çocuğa oturup saatlerce nasihat etmekten ziyade davranışları ile göstermek olmalıdır. Ev içerisinde çıkan bir tartışma sonucu çocuğun yanında barışma yolunun seçilmesi çocukta uzlaşma ve problem çözme yeteneğinin oluşmasını sağlar. Ailenin dikkat etmesi gereken en önemli nokta, çocuklarının şiddeti bir yöntem olarak benimsememesini sağlamak olmalıdır. Çocuk şiddetin ne olduğunu, sonuçlarını, yanlış yönlerini öğrenirse ileride isteklerini yaptırmak için onu bir yöntem olarak benimseyecektir. Bunun için yukarda da bahsettiğim gibi şiddetin öğrenebilinen bir davranış olduğunu unutmamak bazen de istenilmeden benimsenildiğini bilmek gerekir. Aile içerisinde eşlerin birbirlerine ve çocuklarına karşı tutum ve davranışlarına dikkat etmeleri ve öfke anında zarar vermekten kaçınıp sakinleşme yollarını bulmaları gerekir.