Akciğer Kanseri Sigara Kullanan Kadınlar arasında hızla artıyor
Erkeklerde daha sık görülen akciğer kanseri günümüzde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sigara kullanımına bağlı olarak kadınlar arasında da hızla yaygınlaşıyor. En çok hayati riske yol açan kanser türü olan akciğer kanseri; inatçı öksürük, akciğer enfeksiyonu, nefes darlığı, ses kısıklığı, göğüs ağrısı ve balgamda görülen kan ile kendisini belli ediyor. Akciğer kanserinden korunmak için tütün ve ürünlerinden uzak durulması gerekiyor. Gelişen tıbbi ve teknolojik gelişmeler ile erken teşhis ve tedavi olanakları sayesinde hastalarının tedavi konforu ve yaşam kalitesi artırabiliyor. Memorial Şişli ve Bahçelievler Hastaneleri Göğüs Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Adnan Sayar, akciğer kanserinin nedenleri, belirtileri ve hastaya özel modern tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Akciğer tümörleri kuralsız ve sınırsız çoğalabiliyor
Küçük hücreli dışı ve küçük hücreli akciğer kanseri olmak üzere iki çeşidi bulunan akciğer kanseri tümörleri, akciğer dokusunun kendi hücrelerinin kuralsız ve sınırsız bir şekilde çoğalması ile oluşmaktadır. Zamanla büyüyüp kitle haline gelen bu hücreler çevre doku ve organlara yayılabilmekte, kan dolaşımına yolu ile diğer organlara da sıçrayabilmektedir.
Günde 2 paket sigara kullanan her 7 kişiden biri hayatını kaybediyor
Günümüzde erkek ve kadınlar arasında hızla artan akciğer kanseri günümüzde en çok endişe edilen kanser türleri arasında yer almaktadır. Akciğer kanserinin en önemli sebebi ise tütün ve tütün mamulleridir. Yapılan araştırmalara göre günümüzde sigara kullanımının azalmaya başladığı erkeklerde akciğer kanseri görülme sıklığı ve bu hastalığa bağlı yaşam kaybının azaldığı görülürken, sigara kullanımının arttığı kadınlarda ise bu durumun tam tersinin yaşandığı görülmektedir. Ayrıca sigara kullananların dışında pasif içiciler yani sigara içilen ortamlarda uzun süre bulunmak zorunda kalan insanlarda da akciğer kanseri riski içmeyenlere göre 1.5 kat daha artmaktadır. Sigara ile akciğer kanseri arasında alınan doz ile ilgili de bir paralellik bulunmaktadır. Günde 2 paket ve üzerinde sigara kullanan her 7 kişiden biri akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir.
Sigara ve genetik faktörler akciğer kanseri riskini artırıyor
Sigara içmeyenlerde görülen akciğer kanserlerinin bir kısmı çocukluk ve ergenlik döneminde maruz kalınan sigara dumanından kaynaklanmaktadır. Akciğer kanserinin sigara kullanımının dışındaki en önemli sebepleri ise asbest maruziyeti, hava kirliliği, radon gazı, arsenik, nikel, uranyum gibi çevresel ve genetik faktörlerdir. Sigara kullanıcıları, ailesinde kanser hikayesi olanlar, çevresel faktörlere maruz kalanlar ile tersane ve maden işçileri daha fazla akciğer kanseri riski taşımaktadır.
Akciğer kanseri sinsi bir şekilde ilerliyor olabilir
Akciğer kanserinin en önemli ve en sık karşılaşılan belirtileri; halsizlik, iştahsızlık ve kilo kaybıdır. Ancak akciğer kanserlerinin bir kısmı ise yerleşimi sebebiyle ileri evreye kadar hiç bulgu vermeden sinsi bir şekilde ilerleyebilmektedir. Kanser ancak hastanın başka bir rahatsızlık nedeniyle doktora başvurmasıyla ortaya çıkabilmektedir. Akciğer kanserinin belirtileri şöyle sıralanabilmektedir:
- Kilo kaybı
- İştahsızlık
- Halsizlik
- Öksürük
- Nefes darığı
- Kanlı balgam
- Öksürükle birlikte kan gelmesi
- Ses kısıklığı
- Yutkunmakta zorlanma
- Boyunda şişlik
- Omuz veya kol ağrısı
Erken tanı ve hastaya özel tedavi ile yaşam süresi artıyor
Akciğer kanserinin tedavisinde erken tanı hastanın hem tedavi konforunu hem de yaşam süresini artırmaktadır. Günümüzde tıbbi ve teknolojik gelişmeler sayesinde hastaya özel tedavi seçenekleri sunmaktadır. Tedavi yöntemleri akciğer kanserinin türü, yerleşimi ve evresine göre değişmektedir. Akciğer kanserleri 2 ana başlık altında toplanmaktadır. Bunlar küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK) ve küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) olarak ifade edilmektedir. Küçük hücreli akciğer kanserinde (KHAK) en etkili tedavi kemoradyoterapi iken; küçük hücreli dışı akciğer kanserinde (KHDAK) en etkili tedavi cerrahidir. Akciğer kanserinde yaş, sosyoekonomik durum, eşlik eden hastalıklar, ailesel destek gibi faktörler hastanın sosyal hayata dönüşünü de etkilemektedir. Bu çok etkenli süreci başarılı bir şekilde tamamlayan hastalar sosyal hayattan da kopmadan tedavilerini alarak yaşamlarına sağlıklı bir şekilde devam edebilmektedir.