Endokrin Bozucu Kimyasallar Akne oluşumunda Rol oynuyor
Son yıllarda hayatımızın her alanında sıkça yer alan ve endokrin sistemin gelişimi ve fonksiyonunu değiştiren maddeler olarak tanımlanan endokrin bozucu kimyasallar sağlık açısından çeşitli tehlikeleri de beraberinde getiriyor. Bu konu ile ilgili bilgilerden en günceli ise endokrin bozucuların cilt sağlığına etkileri, özellikle de bu maddelerin akne oluşumu ve şiddetinde önemli bir etken olduğu konusu ile ilgili…
Memorial Ataşehir Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Ayşe Serap Karadağ ve Kocaeli Derince Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Hatice Kaya Özden’in yaptıkları çalışmada akne hastalarında endokrin bozucu kimyasallara daha fazla maruziyet olduğu ortaya çıktı. Türk Dermatoloji Derneği’nden Bilimsel Araştırma Desteği alınarak gerçekleştirilen çalışma, saygın dermatoloji dergilerinden “Journal of Cosmetologic Dermatology” dergisinde “Bisfenol A’nın akne üzerine etkisi; endokrin bozucular akne patogenezinde yeni bir oyuncu mu?’ adıyla 11 Temmuz 2021’de yayınlandı.
Doç. Dr. Ayşe Serap Karadağ ve Uz. Dr. Hatice Kaya Özden, endokrin bozucular ile akne arasındaki ilişki ve çalışmanın detayları ile ilgili bilgi verdi.
Günlük yaşamımızın her anında endokrin bozucularla iç içeyiz
Endokrin bozucu kimyasallar hormonların üretim, salınım, bağlanma, taşınma, aktivite, yıkım ve vücuttan atılımları üzerine etki etmektedir. Endokrin sistemin fonksiyonlarını değiştirerek sağlıklı bir organizmada ve onun gelecek kuşaklarının sağlığında istenmeyen etkilere yol açmaktadır. Bu etki nesiller boyu sürebilir. Bu kimyasallar endüstriyel gıda (hazır gıda, hazır içecek, konserve) maddelerinden kişisel bakım ürünlerine kadar günlük hayatta pek çok alanda kullanılmaktadır. Plastik şişe ve kaplarda, metal konserve kutularının iç tabakalarında, elektronik eşyalarda, ev eşyalarında (halı, koltuk, perde, vb), oyuncaklar, kozmetikler, kişisel temizlik ürünleri, ev temizlik ürünleri, plastik borular ve pestisitler gibi ürünlerin bileşiminde bulunur. Ortamda çok az miktarda olsalar da etkileri fazla olabilir. Doğada ne yazık ki çok sayıda madde endokrin sistemi etkileyebilmektedir. Bunlardan en bilinenleri fitalatlar, fitoöstrojenler, dioksinler, bisfenol-A, polibromine difenil eter, polisiklik aromatik hidrokarbonlar, perfluorine bileşikleri, organofosfat, kurşun, civa, kadmiyum, arsenic, herbisit, parabendir. Plastik yapımında kullanılan Bisfenol A günlük yaşantımızda en sık kullandığımız endokrin bozucu kimyasaldır.
Obezite, diyabet, kanser, kısırlık gibi önemli problemlere yol açabiliyor
Endokrin sistem tiroid, böbrek üstü bezi, hipofiz, pankreas ve yumurtalıklar gibi pek çok organda etkileri olan ve hormonlar aracılığıyla etki eden bir yapıdır. Hormonlar reseptör adlı yapılara bağlanarak etki gösterir. Endokrin bozucu kimyasal maddeler aynen hormonlara benzer etkiyle hormon reseptörlerine bağlanıp hormonları azaltabilir, artırabilir veya işlevini bozabilir. Günümüzde bu endokrin bozucu kimyasalların obezite, diyabet, erken ergenlik, otizim, kısırlık, hatta kanser gibi çok sayıda hastalığa neden olabildiği öne sürülmektedir. Ayrıca adet düzensizliği, sivilce ve tüylenme problemlerinin birlikte olabildiği polikistik over sendromuna da yol açabildiği bilinmektedir.
Cilde ciddi etkileri var
Endokrin bozucular oldukça iyi bilinen maddeler ancak deri hastalıklarında bu konuda pek çalışma olmadığını görmekteyiz. Cilt bakım ürünlerinde koruyucu, stabilize edici özelliği ile sık kullanılan fitalatların alerjik yanıtı uyardığı ve egzamaya yol açtığı gösterilmiştir. Atopik dermatit, kuru cilt gibi problemlerde cildin koruyucu bariyeri bozulduğu için endokrin bozucuların deriden emilimi artmakta ve bu bireylerde tahriş ve egzama daha sık görülmektedir. Dioksinin uzun süreli maruziyeti yüz, göğüs, sırt gibi pek çok alanda kist şeklinde akne benzeri döküntüye yol açabilmektedir. Endokrin bozucular ciltteki melanin hücrelerinin sayısını artırarak leke oluşumunu da tetikleyebilmektedir. Sigaradaki kömür katranında bulunan polisiklik aromatik hidrokarbon yapıdaki endokrin bozucular, oksidatif stresi artırarak DNA hasarı ile ciltte yaşlanma ve kansere yol açabilmektedir.
Akne riskini ve şiddetini artırıyor
Akne (sivilce) oluşumunda hormonlar, yağ bezlerini uyararak sebum üretimini artırmaktadır. Yapılan çalışmalarda taş devri diyetle beslenen ve doğal yaşayan daha ilkel toplumlarda akne görülmemektedir. Batılı ve endüstriyel topluluklarda ise beslenme alışkanlıkları ve çevresel faktörler nedeni ile sıklığı giderek artmaktadır.
Bisphenol A ve diğer endokrin bozucuların akne üzerine etkisine dair bugüne kadar yapılmış insan çalışması bulunmamaktadır. Yaptığımız çalışmada akne hastalarının sağlıklı bireylere göre çok daha yüksek bisfenol A değerine sahip olduklarını gördük. Ayrıca bireylerin akne şiddeti arttıkça idrarlarında tespit edilen Bisfenol A düzeylerinin de daha fazla olduğunu tespit ettik. Bu sonuç bizlere akne oluşumunda ve şiddetinde endokrin bozucuların rolünün olabileceğini göstermektedir.
Ürün içerikleri çok önemli
Örneğin bazı kişisel bakım ve kozmetik ürünlerinin (şampuan, oje, ruj, saç spreyi, parfüm, güneş kremleri ve nemlendiriciler) içeriğinde de paraben, fitalat, bisfenol A gibi endokrin bozucu kimyasallar bulunmaktadır. Bu ürünler vücudumuzun en büyük organı olan derimize direk teması ve sık kullanımları ile ciltten emilerek akne oluşumunda rol oynayan hormonal faktörleri uyarmakta, ciltteki yağ bezlerinin salınımını artırarak akne oluşumuna yol açabilmektedir.
Etken maddelerin, cilde etkilerini ortadan kaldırmak için;
– Endokrin bozucuların neler olduğunun bilinmesi, kullanılan mutfak malzemelerinden kişisel bakım ürünlerine kadar satın alınan ürünlerin içeriğinin okunup ona göre alınması önemlidir. Çok sayıda endokrin bozucunun kimyasal içerik olması nedeniyle içerik detayını öğrenmek için barkod okuyucu cep telefonu uygulamaları da indirilerek yardım alınabilir.
– Koruyucu (preservative), paraben, parafen, fitalat, bisfenol A gibi endokrin bozucuları içeren şampuan, diş macunu, güneş kremi gibi cildimize direkt temas eden ve düzenli kullanılan kişisel bakım ürünleri almamaya özen gösterilmelidir.
– Konserve veya fast-food gıdalar yerine taze dondurulmuş, kurutulmuş veya mevsiminde taze yiyecekleri tercih edilmelidir.
– Yiyecekler asla yanmaz poşet, plastik tabak vb malzemeler ile ısıtılmamalıdır.
– Pestisit, insektisit gibi tarım ilaçları ile kontamine olan meyve ve sebzeler yerine organik ürünlerin kullanımı tercih edilmelidir.
Akne oluşumunu önlemek için sağlıklı beslenin
Yüksek glisemik indeksli, fast food tarzı, ambalajlı endüstriyel gıdaların, yağlı gıdaların, cips ve çikolatanın, süt ve süt ürünlerinin tüketilmemesine özen gösterilmelidir. Bunun yerine az yağlı, organik sebze meyve ağırlıklı Akdeniz tipi diyet ve probiyotikler tercih edilmelidir.