Obstrüktif Uyku Apne Sendromu
Yunanca nefessizlik anlamına gelen apne, 10 sn veya daha fazla süreyle ağız ve burunda hava akımının olmamasıdır. Hipopne ise 10 sn ve daha uzun süreyle hava akımında en az %30 azalma ile birlikte oksijen saturasyonunda %3’ten fazla azalma ile tanımlanır. Apne Hipopne İndeksi ise uykuda görülen apne ve hipopne sayılarının toplamının saat olarak uyku süresine bölünmesi ile elde edilir.
Uyku sırasında tam ya da parsiyel üst solunum yolu tıkanma epizodları ve sıklıkla kan oksijen saturasyonunda azalma ile karakterli bir sendromdur. Hastalar gece boyunca sık sık nefes durmaları sonrasında oksijen düşüklüğü ve minik uyanmalar yaşar. Bu da hem vücudun diğer organlarınI hem de hastanın gündüz uyanık geçirdiği yaşantısını olumsuz etkiler. Yapılan çalışmalarda OSAS görülme sıklığı erkeklerde %3-7 kadınlarda %2-4,5 aralığında bulunmuştur.
Obstrüktif uyku apnesinin oluşumunda birçok faktör etkilidir. Cinsiyet, yaş, boyun kalınlığı, iskelet ve yumuşak doku anomalileri, genetik, endokrin sorunlar, eşlik eden hastalıklar, ilaç ve alkol kullanımı hastalığın gelişiminde rol oynar.
Obezite en önemli risk faktörlerinden biridir. BMI 29’un üstünde olan hastalarda risk 8-12 kat artmıştır.
Boyun kalınlığının da erkeklerde 43 kadınlarda 38 cm’nin üstünde olması OSAS için bir risk faktörüdür.
OSAS erkeklerde kadınlardan 3 kat daha fazla görülmektedir.
Büyük dil ve küçük dil ile ilgili anomaliler, yumuşak damak sert damak anomalileri, bademciğin büyük olması gibi durumlar da anatomik faktörlere örnek verilebilir.
Tiroid hastalıkları, özellikle tiroid bezinin az çalıştığı durumlar OSAS için risk oluşturur.
Alkol,sigara ve sakinleştirici ilaç kullanımı da üst solunum yolu kas aktivitesine etki ederek OSAS oluşumunda etkili olabilir ya da şiddetini arttırabilir.
En sık belirti gündüz aşırı uyku halidir. Hastalar gün içinde sürekli uyuklama ihtiyacı hissederler. Sabah uyandıklarında hiç uyumamış, hiç dinlenmemiş gibi yorgun uyandıklarını ifade ederler. Hastaların yatak eşi haftada en az 4 gece çok gürültülü horlamadan yakınırlar ve hastanın uyku içinde arada nefesinin durduğunu sonra tekrar nefes alıp vermeye başladığını söylerler. Sabah başağrısı, gün içi işine konsantre olamama, kişilik bozuklukları, libido azalması gibi şikayetler de olabilir. Bunun dışında hastaların gece çok sık idrara çıkma, baş-boyun terlemesi, çarpıntı, sık uyanma şikayetleri de olabilir.
Gündüz aşırı uyku hali nedeniyle trafik ve ciddi iş kazalarına sebep olmaktadır. Ayrıca vücudun gece boyunca uzun süre oksijeni düşük kaldığı için birçok hayati organ etkilenmektedir. Yapılan çalışmalarda Obstrüktif uyku apnesi olan hastalarda yüksek tansiyon, kalp hastalığı ,aritmi, felç, ani kardiyak ölüm oranlarının yüksek olduğu gözlenmiş.
OSAS için altın standart tanı yöntemi gece boyunca hastanın uykuda beyin aktivitesi, göz ve vücut hareketlerinin, solunumsal ve kardiyak parametlerin izlenmesine olanak sağlayan polisomnografidir. Polisomnografi halk dilinde uyku testi olarak bilinir. Test gece boyunca yapılır, yani hastanın bir gece boyunca hastanede yatmasını gerektirir ve hastanın o gece en az 6 saat uyumuş olması istenir. Testin uygulanacağı odanın tek kişilik olması ve içinde tuvalet banyo olması gerekir. Hastanın evdeki uykusunu uyuyabileceği rahat bir ortam olması gereklidir. Hastaya testin yapılacağı gün içinde uyumaması, kafein içeren içecekler içmemesi, varsa kullandığı sakinleştirici ya da uyku ilacını kullanmaması tembihlenir. Testi deneyimli bu alanda sertifika almış bir teknisyenin yapması gerekir. Tüm gece alınan kayıt daha sonra yine bu alanda sertifika almış deneyimli bir hekim tarafından incelenir. Yapılan incelemede apne hipopne indeksi 5 üzerinde olan hastaya hafif OSAS , 15’in üzerinde olan hastaya orta dereceli OSAS, 30’un üzerinde olan hastaya ağır OSAS tanısı konulur.
Bunun dışında yardımcı tanı yöntemleri olarak üst solunum yolu le ilgili herhangi bir anomali olması açısından üst solunum yoluna yönelik radyolojik tetkikler, eşlik eden diğer hastalıklar ya da tiroidle ilgili kan tetkikleri , solunum fonksiyon testi ve akciğer filminden yararlanılabilir.
Apne hipopne indeksi 15’in üstünde olan hastalarda kesin tedavi PAP tedavisi
dediğimiz basınçlı hava tedavisidir. Basınçlı hava tedavisi evdede kullanılabilen bir maske aracılığı ile hastaya gece boyunca uykuda basınçlı hava vererek üst solunum yolunun açıklığını sağlayan solunum cihazları ile verilir.
Apne hipopne indeksi 5’in üstünde olan hastalarda ise eğer eşlik eden gündüz aşırı uyku hali, yaşam kalitesi düşüklüğü, hipertansiyon, kardiyovasküler ya da beyin ile ilgili patoloji olduğunda PAP tedavisi önerilir.
PAP tedavisi öncesi her hastaya öncelikle KBB muayenesi de önerilmelidir. Eğer KBB muayenesinde bu duruma sebep olabilecek ameliyatla düzeltilebilir bir anatomik bozukluk varsa hastalara önce cerrahi tedavi önerilir. Ameliyattan 2 ay sonra uyku testi tekrarında hala apne hipopne indeksi yüksekse hastaya PAP tedavisi verilir.
PAP tedavisinde hastanın nefes durmalarını önleyecek ihtiyacı olan ideal basınç değerlerini belirlemek ve hastaya uygun maske ve cihaz tipini belirlemek için ikinci bir uyku testi yapılır.
Bazı hastalarda da kayıt sırasında sadece sırt üstü pozisyonda yattığında apnelerin olduğu yan yattığında olmadığı gözlenir. Pozisyonel OSAS denilen bu durumlarda hastalara yatış pozisyon tedavisi önerilir.
Bunun dışında hastaya kilo vermesi,obezite tedavisi, alkol ve sigarayı bırakması, varsa kullandığı sakinleştirici ilaçları doktoruyla görüşerek kesmesi önerilir.
Allerjik rinit nedeniyle burun tıkanıklığı olan hastalara burun spreyi önerilebilir. Bir de PAP tedavisine rağmen gece boyunca oksijen düşüklüğü devam eden hastaya oksijen tedavisi eklenebilir.
Diş hekimleri tarafından verilen ağız içi aparatlar ise basit horlaması olan hastalara, PAP tedavisini yada cerrahi tedaviyi reddeden OSAS hastalarına, kilo verme ve davranış değişiklikleriyle düzelmeyen hafif OSAS hastalarına verilebilir.