Topuk Dikeni Cilt Sorunları ile Karıştırılabiliyor
26 kemik, 33 eklem ve 100’den fazla kas, bağ ve tendondan oluşan karmaşık bir sistemin bulunduğu ayakların sağlığı genel vücut sağlığı için büyük önem taşıyor. Yanlış ayakkabı seçimi, sert zeminde yürüyüş, uzun süre ayakta kalmayı gerektiren işler gibi nedenlerden dolayı bu bölgede birçok problem ortaya çıkabiliyor. Bu sorunların başında topuk dikeninin geldiğini belirten Romatem Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ahmet Dinç, “ Bu rahatsızlık topuk kemiğinin alt kısmında aylar içinde kalsiyum birikmesine bağlı olarak oluşur. Aniden ortaya çıkmaz. Bu nedenle topuk ağrısı gibi erken belirtileri görmezden geldiğinizde ortaya çıkma riski daha yüksektir” ifadelerini kullandı.
Günümüzde birçoğumuz estetik kaygılardan dolayı dış görünüşe daha çok özen gösterirken bazı bölgelerimiz göz ardı edilebiliyor. Fakat, bu bölgelerden birisi olan ve yaşam boyunca bizleri taşıyan ayakların sağlığı ihmal edilmeyecek kadar önem arz ediyor. Burada ortaya çıkabilecek bir sorun kişilerin günlük hayatta adım atma, yürüme gibi aktiviteleri yapmasına engel olurken yaşam kalitesini de olumsuz etkiliyor.
Ayaklarımıza Gereken Özeni Göstermiyoruz
Ayak sorunlarının sadece ayaklarınızı etkileyen bir problem olarak düşünülmemesi gerektiğine dikkat çeken Romatem Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ahmet Dinç, “ Nasılsa adım atabiliyoruz, yürüyoruz gibi düşünerek ayaklarımıza gereken özeni göstermiyoruz. Hatta bazı belirtileri ihmal ediyoruz. Ayakkabı seçimi de aynı şekilde gerçekleşiyor. Rengi, deseni güzelse alıyoruz, sağlıklı olması ikinci planda kalıyor. Fakat gereken önem verilmez ise ciddi sorunlar ile karşı karşıya kalınabilir. Ayaklarımızda yaygın olarak görülen sorunların başında Topuk Dikeni geliyor. Fazla kilo, sürekli ayakta durmayı gerektirecek işlerde çalışma, yanlış ayakkabı seçimi, bazı intihaplı romatizma hastalıkları, ayaklarda stres oluşturan sportif faaliyetler, asil tendonu soruları gibi nedenler bu rahatsızlık için büyük risk oluşturuyor” dedi.
Topuk Dikeni Cilt Sorunları ile Karıştırılabiliyor
Bazı cilt sorunlarının topuk dikeni ile karıştırıldığını belirten Dr. Dinç, sözlerine şöyle devam etti: “Topuk dikeni, esasında topuk kemiğinin alt veya arka kısmında kalsiyum birikmesi sonucu ortaya çıkan kemiksi çıkıntıya denir. Kemik-kas bileşke yerinde olduğu için dışarıdan gözükmez. Halk arasında topuk bölgesinde görülen deri sertlikleri, çıkıntıları ve siğillerine de topuk dikeni deniliyor. Bunların topuk dikeni ile ilgisi olmayıp, cildiye doktoru tarafından değerlendirilmeleri ve tedavi edilmeleri gerekir. Topuk dikeni genellikle ayağın altında bulunan plantar fasya denilen kalın doku bandının iltihaplanması sonucunda ortaya çıkar. Bu doku bandı şok emici bir kemer gibi davranarak ayağı destekler. Bu banttaki stres ve gerginlik arttığında zamanla iltihaplanma gelişir ve bölgede kalsiyum birikmeye başlar. Bu birikim röntgende kolayca tespit edilebilir.”
Fizik Tedavi Uygulamaları Büyük Yarar Sağlıyor
Uzun süre hareketsiz kalma sonrasında ayak tabanında ve topuğunda batmanın topuk dikeninin en önemli belirtisi olduğunu belirten Dinç, “Sabah yataktan kalktıktan sonra atılan ilk birkaç adımda şiddetli ağrı tipiktir ve uzun süre ayakta kalma ve yürüme sonrası da artabilir. Topuk dikeni yaşam kalitesini ciddi olarak düşüren bir rahatsızlıktır. Hastanın yürümesini ve ayakta durmasını bozarak iş yapmasını engelleyebilir. Topuk dikeni tedavisinde öncelikle ayağa binen basıncı azaltarak ağrı ve iltihabı kontrol altına almaya yönelik önlemler alınması gerekir. Bu amaçla fazla ayakta kalmaktan ve uzun yürüyüşten kaçınmak, yumuşak tabanlı ayakkabı veya terlik giymek, kilo vermek ve topuk yastığı ve tabanlık gibi destekler kullanmak tavsiye edilir. Bu önlemlerin yeterli olmadığı durumlarda ise fizik tedavi yöntemlerine başvurulur. ESWT, yani şok dalga tedavisi, bu amaçla ilk başvurulan tedavi yöntemidir. Yüksek basınçlı ses dalgalarının kullanıldığı güvenilir bir tedavidir. Uygulama süresi 10-20 dakika arasıdır ve toplam 3 ila 5 seans arasında uygulanır. Uygulama sonrasında hasta günlük yaşamına devam edebilir. Genellikle tedaviden sonra 4-6 hafta içerisinde ağrı ve şikâyetler büyük oranda ortadan kalkar ve hastanın yaşam kalitesinde düzelme sağlanır.” diyerek sözlerini tamamladı.