Hipertansiyon ve Korona
Yaşamımızı etkileyen Korona salgınının başlangıcında özellikle yüksek tansiyon, kalp ve şeker hastalığı olanlarda enfeksiyonun çok daha ağır seyrettiği bilgileri yayınlanmış, bu hastalıkları olan kişilerde büyük bir paniğin oluşmasına neden olmuştur. Daha sonra da yaşlılar yanında, kronik hastalığı olan kişilerin de sokağa çıkması yasaklanmıştır. Peki, bu düşünce ne kadar doğrudur, şimdi onu tartışalım.
Korona salgınında kronik hastalıkların risk oluşturduğu düşüncesinde iki faktör rol oynamıştır. Birincisi Korona enfeksiyonu olanlarda, görece olarak yüksek tansiyon, kalp hastalığı ve şeker hastalığının fazla görülmesidir. İkincisi ise ağır seyreden ve ölen Covid-19 hastalarında ritim bozukluğu, kalp kasındaki bozulma ve kalbin aniden durması gibi durumlar fazla görülmüştür. Tabi salgının başlangıcında elde edilen bilgiler, herhangi bir bilimsel araştırmadan ziyade hekimlerin gözlemlerine dayanmaktadır. Salgın hızla yayıldığı için bu bilgileri kontrol etmek mümkün değildi. Zaman geçtikçe çalışmaların bilimsel niteliği artmakta, daha doğru bilgiler elde edilmektedir.
Yapılan birçok araştırma mevsimsel grip salgını dönemlerinde de gribe bağlı kalp hastalıklarının arttığını göstermiştir. Ayrıca kalp hastalığı olan kişilerde grip ağır seyreder. Nihayetinde Covid-19 da bir üst solunum yolları enfeksiyonu virüsüdür. Bu nedenle kalp hastalığı olanlarda bu enfeksiyonun daha ağır seyretmesi beklenen bir sonuçtur. Ancak Korona, yani Covid-19 virüsü, diğer grip virüslerinden farklı olarak, hücrelere ACE2 dediğimiz bir enzim aracılığıyla girer. İşte bu enzimin kalp, bağırsak, böbrek ve akciğer hücrelerinde fazla görüldüğü birçok çalışmada rapor edilmiştir. Covid-19 virüsünün bu enzim aracılığıyla hücrelere girerek mevsimsel grip virüslerinden daha ağır bir hastalık tablosuna yol açtığı ileri sürülmektedir.
Amerika, Avrupa ve Asya’dan vakaların derlendiği bilimsel bir çalışmada Korona enfeksiyonu ile kalp hastalıklarının ilişkisi araştırılmıştır. 8900 hastayı içeren bu çalışmada, korona enfeksiyonunun ağır seyrettiği klinik durumlar şu şekilde sıralanmıştır: ileri yaş (65’in üstü), koroner kalp hastalığı, kalp yetmezliği, ritim bozuklukları, kronik akciğer hastalıkları ve halen sigara içilmesi. Bu araştırmada elde edilen bulgulardan birisi, hipertansiyon, şeker hastalığı ve kolesterol yüksekliğinin Covid-19’a bağlı ölümlerde tek başlarına risk faktörü olarak tespit edilmemesidir. Ancak bu bilgi hastanelerden gönderilen veriler yetersiz olduğu için tam olarak doğrulanamamış ve ana çalışmada yayınlanmamıştır.
Tekrar konumuza dönersek, Korona salgını birden başladı ve tüm ülkelerde hızlıca yayıldı. Tıp dünyası da bu salgına hazırlıksız yakalandı ve ilk günlerde büyük bir şaşkınlık yaşandı. Bu şaşkınlığı üzerlerinden hızla atarak, başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanları hasta takip ve tedavisinde fedakarca çalışmaya başladılar. Bunun yanında Korona hastalığını tanıma, kronik hastalıklarla ilişkisi, tedavi konusunda çok sayıda araştırma yürütülmekte, sürekli yeni çalışmalar yayınlanmaktadır. Bu çalışmalarda bazen çelişkili sonuçlar elde edilmektedir. Benim düşünceme göre hipertansiyon tek başına Covid-19 enfeksiyonlarının kötü gidişinde risk oluşturmaz. Ancak hipertansiyon, kalp ve damar hastalıklarının en önemli risk faktörüdür. Bu hastalıklara yol açtığı zaman Korona enfeksiyonunda risk büyümektedir. Yukarıda bahsettiğim çalışmadaki bilgiler kısmen bu görüşümü doğrulamaktadır. Tabii bu görüşümün başka çalışmalarla desteklenmesi gerekmektedir. Zamanla daha güvenilir bilgilere ulaşacağımızı düşünüyorum.
Sonuç olarak, hipertansiyon hastalarının korku ve kaygıya kapılmalarına gerek yoktur. Eğer kalp ve damar hastalığı oluşmamışsa, Korona enfeksiyonunun ağır seyredeceği konusunda kanıtlanmış bilgi mevcut değildir. Ayrıca her kalp hastasında da Korona ağır seyredecek diye bir durum yoktur ama risk yüksektir. Bu salgında bağışıklık sistemi önemli rol oynar ve bu sistemi de etkileyen birçok faktör vardır. Bu nedenle hem hipertansiyon ve hem de kalp hastalarının doktorun tavsiye ettiği ilaçlarını kullanmaları, salgınla ilgili tavsiye edilen tedbirlere sıkı uyum göstermeleri çok önemlidir.