Hepimiz hayatımızın bir döneminde bizim için değerli ve önemli olan bazı şeylerden ayrı düşmek gibi yaşamımız boyunca geri döndürülemeyecek zor bir durumla karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu durum, yaşamımızın herhangi bir evresinde çeşitli şekillerde yaşanabilir. “Ayrı düşmek” diyorum çünkü “kayıp” kelimesinin olumsuz bir enerjiye sahip olduğunu düşünüyorum. Bir zamanlar hayatımızda olan fakat bir şekilde artık olmayan şeyler/ insanlar birlikte geçirdiğimiz zaman diliminde bize pek çok güzel şey katarlar. Onlarla birlikte bir sürü anımız vardır ve onlar sayesinde çokça şey öğreniriz. Artık hayatımızda olmamaları bir şeyleri kaybettiğimiz anlamına gelmemeli.
Bağımsızlığımızı yitirebilir, bir ilişkimiz bitebilir, kalıcı ya da geçici sağlık problemi yaşayabilir, işimizden ayrılabilir ve ekonomik sıkıntılar yaşayabiliriz. Ayrıca çok sevdiğimiz evcil hayvanımız ya da yine çok sevdiğimiz bir insan ölebilir. Dikkat edersek saydığım her durumda bir şeyden/ kişiden ayrı kalma söz konusu. Yas süreci de her ayrılıktan sonra yaşanan doğal bir durumdur ve her insan bu süreci kendine özgü bir şekilde yaşar. Yani tipik bir yas süreci yoktur. Bu süreçte doğru ya da yanlış tepki diye bir şey de yoktur. Bazılarımız sakince durumu kabul edebilirken bazılarımız da sinir krizi geçirecek kadar şiddetli tepkiler verebiliriz.
Yas sürecine girmemize neden olan şeyler, yaşamımızda önemli değişikliklere sebep olurlar ve yeni adaptasyon becerileri geliştirmemizi gerektirirler. Bu nedenle stresli ve yorucu bir dönemdir. Asla sağlıksız bir durum değildir. Hatta tam tersine sağlıklıdır ve yaşanması gerekir.
Yas sürecini etkileyen pek çok faktör vardır. Ölen kişinin bizim için anlamı, uzun bir hastalık sonucunda mı yoksa aniden mi öldüğü, zorluklarla baş etme becerilerimiz, yakınlarımızla olan ilişkilerimiz, bireysel özelliklerimiz bu sürecin nasıl geçeceğinin belirleyicileridir. Kültürel özellikler de oldukça önemlidir. Örneğin bizim kültürümüzde aileden ya da sevilen biri öldüğünde mevlitler yapılır, yakın çevre toplanarak cenaze evindeki kişileri yalnız bırakmaz, ölen kişiyle ilgili varsa güzel anılar anlatılarak duygular paylaşılır. Yapılan bu tarz şeyler yas sürecinin daha iyi bir şekilde yaşanmasını sağlar. Bizler için destekleyicidir.
Yas sürecine girdiğimizde fiziksel, bilişsel, davranışsal ve duygusal tepkiler veririz.
- Fiziksel olarak verdiğimiz tepkiler: Midede boşluk hissi, nefes almada güçlük/ boğulma hissi, sesleri olduğundan daha rahatsız edici bir şekilde algılama, depersonalizasyon (kendine yabancılaşma: kendini gerçek dışı hissetme, rüyada gibi hissetme vb..), kaslarda güçsüzlük, iştah değişimi (her zamankinden daha fazla ya da daha az yeme isteği), kabızlık- ishal, çarpıntı, adet düzensizliği enerji düşüklüğü, ağızda kuruma, baş ağrısı, yutkunma güçlüğü, boğazda düğümlenme, halsizlik, yorgunluktur.
- Bilişsel (düşünce) olarak verdiğimiz tepkiler: Şok olma ve inkar etme, ölümü ve ölen kişiyi sürekli düşünme, kendini suçlama, pişmanlık, hatırlamada güçlük, konsantre olamama, şahit olunan ölüm anını tekrar tekrar hatırlamadır.
- Davranışsal olarak verdiğimiz tepkiler: Uykuya dalmada güçlük ya erkenden uyanıp tekrar uykuya dalamama, kabus görme, uyanamamaktan korkma, dalgınlık, sosyal ortamlardan uzaklaşma, dış dünyaya olan ilginin kaybı, aşırı hareketlilik, sık sık mezarlık ziyareti ya da tam tersi şekilde mezarlığa hiç gitmeme, ölen kişinin eşyalarıyla haşır neşir olma, ölen kişi için ibadet etme, onun adına hayır işleri yapma, alkol- madde kullanımına yönelme, cinsel hayatta değişiklikler ve ağlamadır.
- Duygusal olarak verdiğimiz tepkiler: Şok, üzüntü, öfke, suçluluk hissi, yalnızlık hissi, anksiyete (kaygı/ endişe), umutsuzluk, karamsarlık, güvensizlik, ölüm- delirme korkusu, rahatlamadır. Bazen uzun hastalık dönemlerinden sonra ölüm gerçekleştiğinde kişi rahatlama hissi yaşamaktadır. Bu rahatlama hissi de kişide suçluluk hissi yaratabilir.
YASIN 4 TEMEL EVRESİ
- Evre “ŞOK”: Sevilen kişinin ölümü karşısında donakalırız. Bu bilgi bize gerçek dışı gelir. Şaşkın, tepkisiz, boş ve gerçek dışı hissedebiliriz. Bazen hafıza problemleri yaşayabilir ve bedensel tepkilerden bazılarını gösterebiliriz.
- Evre “ÖFKE ve İNKAR”: Acımız giderek artar. Üzüntümüz yoğunlaşır, ölen kişiyi daha çok ararız. Sık sık ağlamalar olur. Gerçeği bir türlü kabullenmek istemeyiz, kabullenmekte zorlanırız ve sonucunda yoğun öfke duyarız. Huzursuz, hayata karşı isteksiz ve konsantre olmakta zorluk yaşarız. Hayat ve ölüm kavramlarını sorgularız.
- Evre “DEPRESYON”: Artık olan şeyin geri döndürülemeyeceğinin farkına varırız ve bu da ümitsiz ve çaresiz hissetmemize sebep olur. Yorgunluk ve isteksizlik olabilir.
- Evre “KABUL”: Artık gerçeği kabulleniriz. Hissettiğimiz ümitsizlik ve çaresizlik duygularımız azalmaya başlar. Ölen kişiyle olan güzel anıları hatırlarız. Geleceğe dair yeni planlar yapmaya yeniden başlarız. Ölümden önceki halimize geri döneriz.
Yas Ne Zaman Başlar?
Yas sürecinin başlaması kişiden kişiye değişiklik gösterir. Ayrıca ölümün beklenmedik bir anda aniden gerçekleşmesine ya da uzun zamandır süregelen ölümcül bir hastalık sonrasında gerçekleştiğine göre değişebilmektedir. Bazen kişinin öleceğinin anlaşıldığı anda da başlayabilmektedir.
Patolojik/ Travmatik Yas Nedir?
Patolojik/ travmatik yasta doğal karşılanan yas süreci gecikir. Hafif depresyon yas sürecinin doğal bir parçasıyken, patolojik yasta ağır depresyon gelişir. Kişi kendine zarar verici davranışlarda bulunabilir ya da intihara kalkışabilir. Yoğun öfke, düşmanca davranışlar, duygusal donukluk, sosyal ilişkilerde bozulmalar görülebilir.
Sağlıklı yas sürecinde görülen belirtilerin 1 yıl sonra gerilemesi ve ortadan kalkması beklenir. Eğer yas tutma isteği ve hayattan keyif alamama durumu 1 yıldan uzun süredir devam ediyorsa, sevilen kişinin öldüğü hala kabul edilemiyor ve ölmemiş gibi davranılıyorsa, kişinin yaşam kalitesinde, iş ve sosyal yaşantısında sürekli bir gerileme görülüyorsa mutlaka bir uzmandan yardım alınması gerekmektedir.
Yazının en başında da belirtildiği üzere, sadece sevilen bir kişinin ölümü sonrasında yas süreci başlamaz. Yaşanan diğer “ayrılık” durumlarının ardından da yas tutulabilir. Bu süreç de patolojik duruma geldiğinde uzmandan yardım almak gerekmektedir.
Kendim için Ne Yapabilirim?
- Öncelikle beslenme, temizlik, barınma, giyinme gibi temel ihtiyaçlarınızı karşılamaya özen gösterin.
- Çalışıyorsanız iş hayatınıza, öğreniminize devam ediyorsanız okul hayatınıza mümkün olan en kısa zamanda dönün.
- Yas süreci hakkında bilgi edinin.
- Günlük tutabilir, duygu ve düşüncelerinizi kağıda dökebilirsiniz.
- Ölüm ve kayıp üzerine başkalarının yazmış olduğu yazıları ve kitapları okuyabilirsiniz. Tek olmadığınızı, aynı acı ve üzüntüleri sizin gibi pek çok insanın yaşadığını görmek iyi gelecektir.
- Sevdiğiniz ve sizi anladığını hissettiğiniz kişilerle acılarınız hakkında konuşmaktan çekinmeyin. Duygu ve düşüncelerinizi bu insanlarla paylaşın.
- Yas süreciyle ilgili planlanan destek gruplarına katılın.
- Uyku düzeninize özen gösterin. Eğer düzeni sağlamakta çok zorlanıyorsanız bir uzmandan yardım isteyin.
- Yas sürecinin belirtileri beklenenden uzun sürüyorsa, şiddetliyse ve sizi fazla zorluyorsa, günlük yaşamınızı ve ilişkilerinizi derinden etkiliyorsa en kısa zamanda bir uzmandan yardım isteyin.
Uzmandan Ne Tür Bir Yardım Alınabilir?
Destekleyici Grup Terapileri
Grup terapilerinde aynı acıları ve sorunları yaşayan kişiler güvenli bir ortamda bir araya gelerek bir uzman eşliğinde yaşadıkları duyguları ve düşüncelerini paylaşırlar. Grubu oluşturan kişiler yalnız olmadıklarını, kendileri gibi pek çok kişinin benzer şeyleri yaşadığını görürler ve birbirlerine destek olurlar. Herkes birbirinin deneyiminden yararlanabilir.
Bireysel Psikoterapi
Yas sürecinde zorlanan kişiyle alanında eğitim almış uzman bireysel psikoterapi seansları gerçekleştirir. Danışana psikolojik ve duygusal destek verilir. Böylece doğal yas sürecinin sağlıklı bir şekilde tamamlanması amaçlanır.
İlaç Tedavisi
Gerekli durumlarda tedavi için ilaçlardan faydalanılır.