Karatenoidler ve Kanserle İlişkisi
Herkese merhabalar yeniden!
Karatenoidlerden bahsederken önce sizlere şu kelimeyi anımsatmak istiyorum: “antioksidan”
Yani vücuttaki oksidatif stres ile bizler için savaşan biricik kurtarıcımız.
Vücutta esansiyel olan – yani bir anlamda muhakkak bulunması gereken diyebiliriz – vitaminlerin sentezi için (özellikle de A vitamini) bu karatenoidlerin dışardan alınması şart!
Peki karatenoidler ne işe yarar?
Özellikle ultraviyole ışınları soğurabilmeleri nedeniyle hücre içerisinde oksidasyon duyarlılığında ciddi bir artış sağlamaktalar. Bu da onları oldukça kuvvetli bir antioksidan yapıyor elbette. Yine karatenoidlerden danışanlarıma sıkça bahsettiğim ß-karoten’in; hücre büyümesini engellediği için dolaylı olarak yağ hücrelerinin büyümesinin, yani hipertrofik yağlanmanın da bir anlamda önüne geçtiğini söyleyebiliriz.
Peki neden direk konuya ß-karoten ile başladık?
Evet arkadaşlar çünkü kendisi kansere karşı oldukça güçlü bir koruyucu diyebiliriz. Yapılan araştırmalarda ß-karoten’in; hücreleri oksidatif hasardan koruyarak kanser riskini, özellikle de akciğer kanseri riskini ciddi ölçüde azattığı gözlenmiş. Tabi bu konuda “yalnızca ß-karoten alımını arttırarak kanserle mücadele edebiliriz” algısı oluşturmak da istemem. Ama oldukça faydalı olacağına da canı gönülden inanıyorum. ß-karoten ile beraber kansere karşı mücadelede bize anti-oksidan özelliği ile destek veren bir diğer karatenoid ise “Likopen”.
Sıkça sorulan bir karatenoid aslında. Ben evet karatenoidlerden likopen dediğimde “o neydi?” bakışlarına maruz kaldığım bir konu da diyebiliriz. Çünkü karatenoid kelimesine haklı olarak birazcık yabancıyız. Bu arkadaşımız adını bizzat domatesten alıyor sevgili arkadaşlar ve başta domates olmak üzere birkaç bitkide de bulunan bir kırmızı renk pigmenti. İnsan vücudunda bulunan en güçlü karatenoid anti-oksidanlarından bir tanesi diyebiliriz. Özellikle domateste bulunmakla beraber karpuz, kavun, greyfurt, kayısı, papaya, guava ve kuşburnunda da rastlayabiliyoruz.
Kısaca kanser ve kardiyovasküler hastalıklara karşı koruyucu etki sağlayabilmek için sizlere en önemli tavsiyem şu olacaktır. Bol bol salataya yer verin hayatınızda. Havuç, domates mutlaka salatalarınızda olsun. Bunun yanında günde 1 – 2 porsiyon kadar özellikle kırmızı ve turuncu renkteki meyvelerden tüketin.
İşin zayıflama boyutuna değinecek olursak; ne kadar anti-oksidan, o kadar sıkı ve sağlıklı bir vücut demektir. Zayıflamaktan çok daha önemli olan şey ise hastalıklara karşı vücudunuzu korumak olacaktır. Özellikle bu kadim dostlarımız – karatenoidler – sağlıklı kalma yolculuğunda bizlerin önemli bir yoldaşı olmalı.
Hepinize sağlıklı mutlu günler diliyorum.