Kanserde beslenme
Kanser hastalığı maalesef toplumlarda her geçen gün artmakta ve bunun bir çok sebepleri olmaktadır. Bu sebeplerin %30-%40 sebepleri arasında yanlış beslenme alışkanlıkları olduğu bilimsel kaynaklarca doğrulanmıştır.
Biz yanlış beslenme alışkanlıklarıyla ilgili sonuçları kendi yaşamamızda görebildiğimiz gibi kendi hücre bozulmamızı genlerimizle bizden sonra gelen nesillere taşıma imkanı verebiliriz. DNA yapısındaki bozulma belki bir iki nesil sonra ortaya çıkabilir.
Aynı şekilde yanlış beslenme ve sağlıksız yaşam biçimi biz sağlıklı yaşam şartlarına uygun yaşasak bile bizim genlerimiz yoluyla bizi hasta edebilir. Bu nedenle kalıtımsal hastalıklar karşısında çaresiz olabiliriz. Ancak biz yeni gelen nesilin sağlıklı olma sorumluluğunu taşıyoruz.
Kanserde beslenme öncelikle kendi vücudumuzun düzenli kontrol ve tanımamızı gerektirir. Obezitenin özellikle vücudumuzda yağ oranın olması gerekenden fazla olması, abdominal yağlanma kanser riskini artırmakta ve kalp-damar sağlığını bozmaktadır.
Obezite, metabolik sendrom dediğimiz bir çok hastalığın temelini atmakta, insülin direnci gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktayız. Zincirleme reaksiyonu olarak hormon dengesi bozulmakta özellikle kadınlarda meme kanseri, over kanseri, rahim kanseri gibi hastalıkları tetiklemektedir.
Zayıf olan kişilerdede bağışıklık mekanizması zayıfladığı için kanser riskini artırmaktadır. Yine aşırı proteinli ve yağlı yeterli lifli gıdalar tüketmeyen bireylerde özellikle 40 yaşından sonra erkeklerde kolon, rektum ve mide kanseri, prostat ve böbrek riskini artırmaktadır. Yüksek lifli, az yağlı bol vitamin mineral içeren gıda seçimi kişilerde koruyucu etki yapmaktadır.
Kullanılan yağların omega-3 açısından (EPA, DHA) yüksek olması hücre bozulmasını engellemekte kanser oluşumunda koruyucu etki göstermektedir. Aynı zamanda kanser tedavisi gören hastalarda haftada en az 2-3 kez balık tüketimi önerilmekte ve zeytinyağının tüketimi tümör gelişimini yavaşlatmakta ve metastaz riskini azaltmaktadır.
Proteinden çok yüksek gıdalar vücut direncini artırmakta ancak kolon kanseri, mide kanseri, pankreas kanseri, karaciğer kanseri, böbrek kanseri gibi durumlarda hasta kilogramına göre ayarlanmalıdır. Proteinli gıdaların yanlış pişirme şekilleri, aşırı yüksek ısıya maruz kaldığında denatüre dediğimiz duruma gelmekte serbest radikalleri artırmaktadır. Hayvansal proteinden çok yüksek beslenmek bu riski artırmaktadır. Kanserde beslenmede bir diğer öneride vitamin ve minaraller açısından yeterli ve dengeli alınmasıdır. Bağışıklık mekanizmasını destekleyen A, C, E, D vitaminleri önem taşımaktadır. D vitamini ve kalsiyum yetersizliği olan kişilerde kemik kanseri riski artığı tespit edilmiştir. A vitamini özellikle akciğer, meme, deri kanserinin önlenmesinde önemli bulunmuştur. Antioksidant özelliğe sahip vitamin ve minaraller vücutta serbest radikalleri bağlayarak oksidasyonu azalttığı bilinmektedir.
Kemoterapi alan hastalarda beslenmenin takibi kişiye özel hastalığın evrelerine uygun bulantıyı ve kusmayı azaltıcı, yumuşak, sıvı-elektrolit ihtiyaçları göz önünde tutularak yeterli ve dengeli olması çok önemlidir. Aşırı baharatlı, tahriş edici, aşırı yağlı gıdalardan uzak tutulmalıdır. Hastanın bağışıklığını geliştirici bol vitamin ve minaral içeren gıdalar seçilmesi kişiye özgü hazırlanması önemlidir. Tedavi sürecine göre beslenme şekli sağlık ekibi tarafından desteklenmelidir.
Kanser oluşumuna neden olan yanlış ambalajlama, saklama koşulları nedeniyle nikel, kurşun, kadmiyum, arsenik, amyant vücuda alınmaktadır. Üretim, taşıma, tüketim sırasında tarım ilaçları kalıntısı, genetiği değiştirilmiş organizmalar, yanlış pişirme, ve saklama şekli, katkı maddeleri ve koruyucular, mevsiminde tüketilmeyen sebze ve meyveler bu riskleri artırmaktadır.
Bu konunun çok geniş olması ve her aşamasının ayrı ayrı tettik edilip, bilinçli sağlıklı beslenme bilgilerini hayatımıza geçirmemiz toplum sağlığını korumak için elzemdir. Basının ve sağlık personelinin bu konuda hassasiyeti kadar kişilerin kendi sağlıkları korumak için kanserde beslenme konusunda bilinçlenmesi mecburidir.