Vertigo nedir ?
Vertigo terimi, toplumumuzda büyük oranda binmekte, ancak genellikle hastalık ismi olarak algılanmaktadır. Gerçekte ise vertigo, tıbbi literatürde baş dönmesi teriminin karşılığıdır. Genel olarak tüm polikliniklere başvuran hastaların %5’inde, KBB ve nöroloji polikliniklerine başvuran hastaların %10-15’inde baş dönmesi yakınması olduğu kabul edilir. Bu sayının yaşlı hastalarda %40’a kadar yükseldiğini gösteren çalışmalar vardır.
Hastalar, eşyaların veya odanın kendisinin etrafında dönüyor hissi, kendisinin eşyaların etrafında dönmesi hissi, yer ayaklarının altından kayıyor hissi, deprem oluyormuş gibi dengesini kaybedip düşecekmiş gibi olma hissi gibi pek çok şikayeti baş dönmesi olarak ifade ederler. Baş dönmesi olan hastanın muayene olması gereken iki ana branş KBB ve nörolojidir. Gerektiğinde dahiliye, çocuk hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon, kardiyoloji uzmanlarından konsültasyon istenebilmektedir.
Hastanın baş dönmesini tarif etmesi çok önemlidir. Çünkü baş dönmesinin karakteri, iç kulak, merkezi sinir sistemi veya diğer organlara bağlı baş dönmeleri için doktoru büyük oranda fikir sahibi yapar. Baş dönmesi olan hastaya şu sorular da sorulacaktır:
-Baş dönmesi atağı ne kadar sürüyor? Saniyeler içinde düzelen (Örn; BPPV), dakikalarca süren (Örn; vertebrobaziller yetmezlik) veya saatler-günlerce devam edebilen (Örn; Meniere hastalığı) baş dönmeleri tariflenebilir.
-Yukarı ya da aşağı bakma, yatakta dönme gibi baş hareketleriyle baş dönmesi ortaya çıkıyor mu?
-Geçirilmiş bir kafa travması var mı?
-Baş dönmesi ile birlikte işitme kaybı, kulakta çınlama ve dolgunluk oluyor mu?
-Son 2-3 hafta içinde soğuk algınlığı geçirdiniz mi?
-Baş dönmesi ile birlikte baş ağrısı, görmede bulanıklaşma var mı?
-Çift görme, konuşma bozukluğu, yüzde uyuşmalar oluyor mu?
Bu sorular ile muayeneye başlayan doktor, muayenede işitme ve denge sistemlerine ait özel testler yaparak baş dönmesinin merkezi mi yoksa periferik mi olduğunu anlamaya çalışır. Gereğinde odyogram, renkli doppler ultrason ve MR vb. tetkikler de kullanarak kesin tanıya ulaşmaya çalışır. Migren ve vertebrobaziller yetersizlik, KBB kliniklerinde sık karşılaşılan merkezi kaynaklı baş dönmesi nedenleridir. En sık periferik baş dönmesi nedenleri şöyle sıralanabilir:
-Benign paroksismal pozisyonel vertigo (BPPV)
-Vestibuler nörit
-Meniere hastalığı
-Labirintitler
-İlaçlara bağlı vertigo (Ototoksisite)
-Perilenf fistülü
-Otoimmün vertigo
Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo (BPPV)
En sık görülen tedavisi mümkün baş dönmesi nedenidir. İç kulaktaki denge taşlarının (denge kristalleri olarak da bilinir) normalde bulunması gereken yerden denge kanallarına düşmesi sonucu, yukarı ya da aşağı bakma, yatakta dönme gibi ani baş hareketlerinde genellikle bir dakikadan az süren baş dönmesi olur. Teşhis, oturur durumda sedyeye alınan hastanın sağa ve sola sırasıyla döndürülerek sırtüstü yatırılması şeklinde yapılan Dix-Hallpike testi ile konulur. Hangi kulakta ve hangi denge kanalında problem olduğu bu test ile tespit edilir. Problemin olduğu kanala özgü manevra ile, denge kristalleri normalde bulunması gereken yere yeniden yerleştirilir. Ortalama 6 dk. süren bu manevra sonrası hasta bir hafta sonra kontrole çağrılır. Bu bir haftalık süre içinde, özellikle ilk 48 saatte hasta baş dönmesini tetikleyen hareketlerden kaçınmalıdır. Yukarı veya aşağıya bakmamalı, sağa-sola dönerken boynunu döndürmeden tüm gövdesiyle dönmeli, yatakta sırtüstü ve 45 derecelik bir açı ile yatmalıdır. Boyunluk kullanımı bu kısıtlamalara uyum konusunda hastaya kolaylık sağlayacaktır. Kontrole kadar olan süre için denge sistemini düzenleyici ilaçlar verilebilir. Ben kendi pratiğimde, hastanın manevraya olan inancını ve dolayısıyla tedavi konusunda konsantrasyon ve uyumunu artırmak için ilaç reçete etmiyorum. Bir haftalık süre sonunda yapılan kontrol muayenesinde BPPV tespit edilir ise manevra tekrarlanır. İlk manevrada düzelme oranı yaklaşık %80’dir. Tekrarlayan manevralarda bu oran %90’ın üzerine çıkar. Tekrarlayan manevralar sonrası düzelmeyen yaklaşık %4’lük grup için cerrahi seçenekler önerilir.
Vestibuler Nörit
Denge sinirinin geçici iltihabı olarak tarif edilebilir. Genelde baş dönmesinin başlangıcından 2-3 hafta öncesinde geçirilmiş bir soğuk algınlığı öyküsü vardır. Ani başlangıçlıdır. Çoğu hasta oturabilmek bir yana, gözlerini dahi açamaz halde muayeneye getirilir. Bulantı ve kusma sıklıkla mevcuttur. Hastada yatağa bağımlı kalma ve ölüm korkusu görülmesi nadir değildir. İşitme genelde normaldir. Yüksek frekanslardaki işitme kaybına bağlı ince sesleri işitme azlığı olabilir. Çınlama genelde olmaz. Hastaneye yatırılarak tedavi yapılır. Denge sistemini baskılayıcı ilaçlar, bulantı önleyiciler ve damardan sıvı takviyesi tedavinin özünü oluşturur. Günden güne hasta, gözlerini açabilir, oturabilir, destekli kalkabilir ve desteksiz yürüyebilir hale gelecektir. Tam denge oryantasyonunu kazanmak haftalar alabilir. Vestibuler nöriti takip eden 2-3 hafta içinde BPPV oluşabilir. Hasta, taburcu edilirken, baş hareketleri ile dizziness, yani eşyaların hareket etmesi hissinin birkaç hafta devam edebileceği ancak rotasyonel yani döngüsel tarzda baş dönmesinin yeniden ortaya çıkması durumunda kontrole gelmesi konusunda bilgilendirilir.
Meniere Hastalığı
İç kulakta denge merkezinin su toplaması şeklinde tarif edilebilir. Ataklar halinde seyreden bir hastalıktır. En sık 40-60 yaş aralığında görülür. 11 yaşında Meniere hastalığı bildiren yayın mevcuttur. Başlangıçta yılda 1-2 nöbet olur. Zamanla bu sayı yılda 6’nın üstüne çıkar. Çınlama, kulakta dolgunluk ve işitme azlığı baş dönmesine eşlik eder. Nöbetlerin süresi birkaç dakikadan bir güne kadar değişebilir. Nöbetlerin arasında işitme normale döner. Ancak hastalık eskidikçe işitme kaybı kalıcı hale gelir. Odyogramda başlangıçta alçak frekansları tutan, zamanla düz çizgi haline gelen işitme kaybı görülür. Teşhiste hastadan alınan öykü ve muayeneye ek olarak işitme testi ve bazı vestibuler testler kullanılır. Ataklar esnasında ilaçlar ile hasta tedavi edilir. Ataklar arasında ilaç kullanımı ile atakların sıklığı azaltılmaya çalışılır. Diyette tuz kısıtlaması, sigara içilmemesi, yağlı ve kızartma tarzı yiyeceklerin yenmemesi önerilir. Medikal tedaviye rağmen günlük aktivitelerini yerine getirmeyen hastalar için cerrahi seçenekler önerilir.
Labirintitler: Virüs veya bakterilerin labirenti enfekte etmesi sonucu baş dönmesi ve işitme kaybıyla karakterize bir tablodur. İşitme kaybı kalıcı olabilir.
Perilenf Fistülü: İç kulaktaki perilenf sıvısının orta kulak boşluğu ile anormal teması olarak tarif edilebilir. Baş dönmesi çok kısa sürelidir. İşitme kaybı ilerleyicidir.Cerrahi metodla tedavi edilebilir.
Ototoksisite: İlaçların kulak üzerine olumsuz etkileri sıklıkla çınlama ile kendini gösterir. Özellikle yüksek frekansları tutan işitme kaybı olur. Streptomisin, gentamisin, tobramisin, kinin gibi ilaçların denge üzerine de olumsuz etkileri gösterilmiştir.