Toplardamarların genişlemesi olarak tarif edilebilen varis, günümüzde yaygın görülen hastalıklar arasında yer alıyor.
Yaş gruplarına göre Türkiye’de varisin etkilediği kişi sayısı yaklaşık 10 milyon; bu da her 8 kişiden birinde varis problemi görüldüğüne işaret ediyor. “Kadınlarda erkeklerden 4 kat daha fazla görülen varis 20-70 yaş arası kadınların yüzde 55’inin şikâyeti” diyen Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen, varis oluşumundaki risk faktörleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi.
Risk faktörleri çeşitleniyor
Değişen yaşam biçimleri nedeniyle varis sorunun ortaya çıkmasına neden olan risk faktörleri de artıyor. Genetik yatkınlık, yaş, cinsiyet, obezite gibi değiştirilemeyen risk faktörlerinin yanı sıra uzun süre ayakta kalmaya neden olan meslekler, sürekli sıkı kıyafetler giymek ya da yüksek topuklu ayakkabı kullanmak, hamilelik ve doğum kontrol hapı kullanımı gibi etkenler de varis oluşumuna neden oluyor.
Yalnız kozmetik bir sorun değil
Varis halk arasında genellikle ‘görsel rahatsızlık yaratan kozmetik bir sorun’ gibi algılansa da aslında bacaklarda ağrı, kramp, yorgunluk ve ağırlık hissi, yanma, ayak bileklerinde şişlik, parmaklarda uyuşma ya da görüldüğü bölgelerde kaşıntı gibi yakınmalara yol açabiliyor. “Çoğu insan görsel olarak kendisini fazla rahatsız etmediği müddetçe varisleriyle yaşamayı tercih ediyor” uyarısı yapan Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen, derecesine göre varis tipleri hakkında şu bilgileri paylaşıyor:
Birinci derece varisler: Damar çapının 1 ila 3 mm olduğu bu tip varislere genellikle kılcal damarlarda rastlanıyor ve cilt dışında fazla belli olmuyor. Ana şikayet genellikle görüntü problemi.
İkinci derece varisler: Damar çapı 4-5 mm’ye çıkıyor. Cilt üzerinden kolaylıkla fark edilebilen bu varisler şiddetli ağrıya neden olabiliyor.
Üçüncü derece varisler: Damar çapı 5 mm’nin üzerinde olan bu tip varislerin ana şikayet nedeni bacakta şişme ve ağrı.
Dördüncü derece varisler: Artık iyice ilerlemiş bu tür varis vakalarında bacakta şişme ve ağrı şikayetine ek olarak ayak bileği çevresinde ciltte renk değişiklikleri görülüyor. Cilt lezyonlarının ilerlemesi durumunda ayak bileği çevresinde yaralar açılabiliyor.
Tedavi yöntemi varisin derecesine göre değişiyor
Varis teşhisi için günümüzde en sık kullanılan yöntem ultrason. Bu yöntem ile gözle görülemeyen derin toplardamarlar incelenebiliyor, ayrıca varsa kapak yetersizliği değerlendirilebiliyor. Tedavide ise varisin bulunduğu evreye göre farklı yöntemler tercih edilebiliyor. Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen, tedavi yöntemlerini şöyle sıralıyor:
Açık cerrahi girişim: Genel anestezi altında ufak kesilerle yetmezliğe neden olan damarın çıkarılması işlemi
Radyofrekans tedavisi: Radyofrekans ablasyon katateri ile yetmezliğe neden olan damarın kapatılması
Skleroterapi: Kılcal damarların içine ince bir iğne ile girilip bir ilaç verilerek damarın kapatılması işlemi olan skleroterapi “köpük tedavisi” olarak da biliniyor
Varis çorabı ve varis ilaçları: Her iki yöntem de varisi değil varise bağlı gelişen bacak ağrısı, bacakta yorgunluk hissi, gece krampları ya da şişme şikayetlerini azaltıyor.
Varisi olanlara nelere dikkat etmeli?
Varis sorunu yaşayan hastaların değiştirilebilir risk faktörlerini dikkatlice kontrol etmeleri gerekiyor. Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Ayça Özgen, varisten muzdarip hastalara şu tavsiyelerde bulunuyor:
• Hamam, sauna gibi aşırı sıcak ortamlarda bulunmayın, fazla güneşe maruz kalmayın.
• Çok yüksek topuklu ayakkabı giymeyin.
• Ayakta ya da oturarak uzun süre aynı pozisyonda kalmayın, pozisyonunuzu değiştirmek damarlarda kan akışınızı düzenler.
• Dolaşım bozukluğuna neden olacak derecede dar kıyafetler giymeyin.
• Kilo almamaya dikkat edin.