Yüz felci nedir? Kimlerde görülür? Belirtileri neler? Tedavide ne yapılıyor? Anadolu Sağlık Merkezi Nöroloji Bölümü Direktörü Prof. Dr. Yaşar Kütükçü bunlar gibi pek çok merak edilen soruya yanıt verdi. İşte 8 soruda yüz felci.
Yüz felci nedir?
Yüz felci, “fasiyal sinir” olarak adlandırdığımız yüz sinirinin değişik nedenlerle etkilenmesi sonucu gelişen bir durumdur. Bu sinir özellikle konuşma, yemek yeme, su içme, gülme ve mimik hareketlerin yapılmasını sağlayan kasların çalışmasını ve aynı zamanda göz yaşı bezi, bazı tükürük bezlerinin çalışmasını ve dilin bir kısmının duyusunu sağlayan bir sinirdir.
Yüz felcinin tipleri var mıdır?
Evet, yüz felcinin 2 tipi vardır. Bunlar periferik yüz felci ve santral yüz felci olarak adlandırılırlar. Aslında toplumda sıklıkla bilinen ve “yüz felci” denildiğinde kastedilen tipi periferik yüz felcidir. Yüze gelen fasiyal sinirin beyin sapı dediğimiz bölgede çekirdeği vardır. Bu çekirdeğin üstündeki etkilenmelerde ortaya çıkan durum santral yüz felcidir, çekirdek ve yüze gelene kadra sinir trasesi boyunca olan etkilenmeler nedeniyle gelişen durum ise periferik yüz felcidir. Bunların hem nedenleri hem de klinik bulguları oldukça farklıdır. Santral yüz felci daha çok beyindeki damar tıkanıklıklarında, beyin kanamalarında, beyindeki enfeksiyon ve tümörlerde karşımıza çıkmaktadır. Periferik yüz felci farklıdır.
Periferik yüz felcinin belirtileri nelerdir?
Yüzün bir tarafındaki kasların kuvvetsizliğine bağlı olarak o taraftaki kaşını kaldıramama, gözünü kapatamama, ağızda sağlam tarafa doğru kayma ve asimetrik görünüm, ağız kenarında sarkma, yüz ifadesinde ve mimik hareketlerde bozulma ortaya çıkar. Ek olarak göz yaşında ve tükürük salınımında bozulmaya bağlı tek gözde ve ağızda kuruluk, bazı hastalarda tat duyusu bozukluğu ve nadiren seslerin aşırı duyulması (hiperakuzi) ortaya çıkabilir.
Belirtiler saatler içinde ortaya çıkabilir. Başlangıçta özellikle kulak arkasına yayılan ağrı şikayetleri olabilir.
Periferik yüz felcinin nedenleri nelerdir?
En sık rastlanılan tipi, “idiopatik periferik yüz felci” dediğimiz “Bell felci”dir. Genellikle neden ortaya konulamaz ancak bunların sıklıkla viral enfeksiyonlara bağlı olarak ortaya çıktığını biliyoruz. Fasiyal sinirin çekirdeğinin olduğu beyin sapı bölgesinden itibaren her seviyede sinirin etkilenmesi mümkündür.
Bell felci dışında daha nadir olarak bildiğimiz diğer nedenler ise enfeksiyonlar (Herpes zoster, Lyme hastalığı, kronik otitis mediya ve mastoiditis gibi), travma ve kazalara bağlı sinirin yaralanması, multipl skleroz (MS), damar tıkanıklığı gibi özellikle beyin sapını etkileyen nörolojik hastalıklar, bu bölgenin tümörleri, otoimmun hastalıklar (sarkoidoz, sistemik lupus gibi) Guillain-Barre sendromunun bazı tipleri, diyabet hastalığı gibi birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir.
Kimler risk altındadır, kimlerde daha sık görülür? Kadın –erkek arasında bir fark var mı?
Öncelikle kadın-erkek arasında belirgin bir fark olmadığını söyleyebiliriz. Benzer oranlarda görülmektedir. Hamile kadınlarda özellikle erken postpartum dönemde ve üçüncü trimestirde normal populasyona göre 3 kat daha fazla yüz felci gelişme riski vardır. Bunun dışında şeker hastalığı ve hipotiroidi hastalığı olanlarda gelişme riski diğer insanlara göre daha fazladır. Çok nadiren de kalıtsal basıya duyarlı nöropatisi olan hastalarda ortaya çıkmaktadır.
Bell felci nedir?
Akut olarak ortaya çıkan ve birkaç gün içinde tüm bulguları belirginleşen genellikle yüzün tek tarafında etkilenmeye neden olan periferik tipte yüz felcidir. Sıklığı 100.000’de 20-30 kadardır. Klinik bulguları daha önce bahsettiğimiz yüzün etkilenen tarafında kuvvetsizlik, göz yaşı ve tükürük bezi etkilenmesi ve bazı hastalarda tat duyusu bozukluğu şeklindedir. Genellikle viral nedenlere bağlı özellikle de Herpes Simpleks virüsüne bağlı olarak ortaya çıktığı kabul edilir. Ayrıca Epstein-Barr, kabakulak, sitomegalovirüs, influenza ve HIV de Bell felcine neden olabilir. Birkaç hafta veya ay içinde düzelmektedir.
Hastalığın normal seyrine bakacak olursak yarısından fazlasında ilk bir ay içinde düzelme olmaktadır. Düzelme bulguları 3 aydan fazla gecikirse bunlarda sekelller kalabilmektedir. Ancak bu oran hastaların %10-15’ini geçmemektedir. Bunlar kuvvetsizliğin tam düzelmemesi, gözü tam kapatamama ya da “sinkinezi” dediğimiz bazı kasların aynı anda hareket etmesi veya sekresyonların olması şeklinde sekellerdir. Örneğin hasta gözünü kapatırken ağız kenarında çekilmenin ya da tam tersi olması veya yemek yerken göz yaşının akması gibi.
Periferik yüz felcinin tanısı nasıl konur?
Tanı, temelde klinik muayene ve bulgulara göre konulur. Muayene bulguları çok tipiktir. Periferik yüz felcinde hastanın gözünü kapatamaması ve kaşını kaldıramaması santral yüz felcinden ayırt etmede çok önemlidir.
Klinik değerlendirme dışında sinirdeki etkilenmenin ağırlığını veya etkilenme olup olmadığını objektif olarak gösteren EMG (Elektromiyografi) tetkikinin yapılması gereklidir. Hatta hastalığın takibinde ve sinirdeki düzelmenin seviyesini saptamada aynı test çok değerli bilgiler vermektedir.
Başka bir nedenin olup olmadığını anlamak için muayene eden doktorun değerlendirmesi sonucu kan tetkikleri ile MRI veya tomografi gibi görüntüleme tetkikleriyle de incelemek gerekebilir.
Periferik yüz felcinin tedavisi nedir?
Öncelikle altta yatan bir neden saptanmış ise bunun tedavisini yapmak gereklidir. Eğer neden saptanamamış ve Bell felci olarak kabul edilmiş ise tedavide amaç hızlı geri dönüşü sağlamak ve komplikasyonları önlemektir. Bu nedenle tedaviye mümkün olduğunca erken dönemde başlamak gereklidir. Hasta ne kadar erken doktora müracaat ederse düzelme şansı o kadar yükselmektedir.
Medikal tedavide erken dönemde başlanılan kortikosteroidler oldukça etkilidir. İlk 7 günde başlanan kortikosteroid tedavisinin etkili olduğunu gösteren çalışmalar olmasına karşın özellikle ilk 3 günde tedavi başlanılan hastalarda sonuçlar daha yüz güldürücüdür. Bununla birlikte antiviral ilaçlar tedaviye eklenmektedir.
İlaç tedavisi ile birlikte gözü tam kapanamayan hastalarda gözün korunması çok önemlidir. Korneanın kuruması ve özellikele gece uyurken göz kapağının açık kalmasına bağlı oluşabilecek sorunlar önem taşır. Gözün nemli kalmasını sağlamak (yapay gözyaşı kullanmak), gece uykuda göz kapağının kapatılması vs gibi önlemleri almak çok önemlidir. Bunlara ek olarak hastalara mimik hareketlerinin tekrarlanması ve sinire yönelik elektrik stimulasyonları önerilmektedir.
Düzelme saptanmayan ve takiplerde elektrofizyolojik olarak değişiklik olmayan ağır seyirkli olgularda dekompresyon cerrahisi seçenek olarak değerlendirlebilir. Ancak bunun da etkileri hakkınde değişik görüşler bulunmakta ve kesin netlik kazanan bir algoritması bulunmamaktadır.
Yaklaşık olarak hastaların %90’ında tama yakın düzelme olmaktadır.